Etiket: yasal miras

Miras Hukuku

Miras Eşin Saklı Payı

Miras eşin saklı payı; bir kimsenin karşılık almaksızın kendi malvarlığı hak ve alacaklarından, diğer bir kimse yararına temin ettiği hukuki işlemlere kazandırma, ( tasarruf ) denir. Hukuki bir işlemin kazandırma, bağış sayılabilmesi için tamamen karşılıksız olması da koşul değildir.

Miras bırakanın yapmış olduğu kazandırma veya kazandırmalara karşılık lehine kazandırma yapılan kimse de bir karşılık vermiş, bir edimde bulunmuş olabilir. Bu halde de karşılıklı edimlerin bedelleri arasında önemli bir fark bulunuyor ve bu farkın kazandırma amacıyla yapıldığı açıksa, gerçek karşılıkla olan farklılık da karşılıksız kazandırma sayılır. Buna karma kazandırma da denilir.

Miras bırakan tasarruf edilebilir kısmı aşan karşılıksız veya karma kazandırmalarını ölüme bağlı kazandırma, sağlar arası kazandırma veya kazandırmalar şeklinde yapabilir.

Tasarruf özgürlüğü TMK 5005-513 hükümleriyle düzenlenmişken, tasarruf edilebilir kısım ise TMK 505-509 arasındaki kanun maddelerinde düzenlenmiştir.

Miras bırakanın kanunun gösterdiği sınırlar içinde tereke üzerinde serbest olarak tasarruf etmesi tasarruf özgürlüğünü ifade eder. Mirasta tasarruf edilebilir kısım ise TMK 505 hükmüyle düzenlenmiştir:

MADDE 505.- (Değişik 1. fıkra: 5650 – 4.5.2007 / m.1) Mirasçı olarak alt soyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. 
Bu mirasçılardan hiç biri yoksa, miras bırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.

Kan hısımlığından doğan yasal mirasçıların miras paylarının belirli kısmı üzerinde miras bırakanın iradesi ile bertaraf edilemeyen bir hak tanınmıştır. Miras bırakanın tasarruf edemediği bu kısma saklı pay adı verilir. Kanunun öngördüğü istisnalar dışında miras bırakanın iradesi ile bertaraf edilemeyen hakka saklı pay denilmektedir.

Saklı paylı mirasçının hakkı

Saklı paylı mirasçının hakkı, miras bırakanın iradesinden bağımsız olarak güçlendirilmiş olup, miras bırakanın bu hak üzerinde tasarrufta bulunması yasaklanmıştır.

Miras hukukunda yukarıda belirtilen TMK 505. maddeye göre mirasçı olarak alt soyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının ancak saklı paylar dışında kalan kısmı üzerinde ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir.

Eşin saklı payı, sağ kalan eş için birlikte mirasçı oldukları kişilere göre değişmektedir:

Mirasta eşin saklı payı, alt soy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamıdır. Yani sağ kalan eş bu durumda, payına düşmesi lazım gelen tüm mirası alır. Miras bırakanın, sağ kalan eşin saklı payına tecavüz eden ölüme bağlı tasarruf geçerli değildir.

Miras eşin saklı payı, sağ kalan eş için alt soy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı iken diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçüdür.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras eşin saklı payı” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Miras Reddi Süresi

Miras reddi süresi, yasal süre içinde mirasçının red hakkını kullanabileceği süredir. Bu süre içinde mirasın reddi hakkının kullanılmaması halinde, miras kayıtsız şartsız kazanılmış olur.

Miras reddi süresi içinde mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan mirasçı mirası reddedemez. Bunun gibi, tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı da mirası reddedemez.

Miras reddi süresi yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar açısından ayrı ayrı incelenir. Mirasçılar miras bırakanın ölümünü ölüm tarihinde öğrenmiş olabilecekleri gibi daha sonra da öğrenmiş olabilirler.

Yasal Mirasçılar

Yasal mirasçılar açısından miras reddi süresi mirasbırakanın ölümü tarihinden itibaren başlar. Ancak yasal mirasçıların bu süreyi daha sonra öğrendiklerini de iddia ve ispatlamaları mümkündür. Yasal mirasçılar için miras reddi süresi mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren 3 aydır.

Mirasın üç ay içinde reddolunmasına ilişkin bu süre hak düşürücü bir süredir. Hak düşürücü süreler, iddia olunmasa dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır.

Miras reddi süresi, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonraki bir tarihte ispat etmeleri halinde öğrenme tarihinden itibaren başlar.

Atanmış mirasçılar

Atanmış mirasçılar için miras reddi süresi, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren başlar.

Bunun dışında önemli olan bir nokta da, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. Bu durum mirasın hükmen reddi olarak adlandırılır. Mirasın hükmen reddi için her zaman dava açılabilir. Ancak, yukarıda belirttiğim gibi, ret süresi içinde yani miras reddi süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlerine karışma, terekenin olağan işleri dışında kalan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapılması halinde veya tereke mallarının gizlenmesi, kendisine mal etme gibi hallerde açılacak dava red olunacaktır.

Diğer bir önemli nokta da gerçek reddin 3 aylık süreye tabi olmasına karşın hükmen reddin bir süreye tabi olmamasıdır. Yani hükmen red için her zaman dava açılabilir.

Mirasın Reddi Süresi Örnek Yargı Kararları

Davaya konu edilen olayda, davalının verdiği cevap dilekçesinde ve davalıların verdikleri temyiz dilekçelerinde, miras bırakanın terekesinin borca batık ve ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir.

(YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2016/1060 K. 2016/8298 T. 23.6.2016)

Mirasın hükmen reddi davasının özelliği gereği ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır ( TMK m. 605/2 ). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/2918 K. 2016/4100 T. 5.4.2016)

Davacıların murisin banka hesabındaki parayı çekmesi TMK’nın 610/2 maddesine göre; terekeyi sahiplenme anlamına gelen bir davranış şeklidir. Bu sebeple davacıların mirası hükmen ret hakkının düştüğünün kabulü gerekeceğinden davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/2896 K. 2016/4019 T. 4.4.2016)

Davacı mirasçı … ve dava dışı diğer mirasçıların 20.10.2008 tarihli ve 2008/300 Esas, 298 Sayılı mirasçılık belgesine göre 5.8.2009 tarihli ve 3038 Sayılı resmi senette belirtilen ve murisleri … oğlu … adına kayıtlı taşınmazlardaki payları tapuda kendi adlarına intikal ettirdikleri ve aynı resmi senetle dava dışı …’a satmış oldukları anlaşılmıştır. Bu işlem TMK’nın 610/2 maddesine göre terekeyi sahiplenme anlamına gelen davranış olmakla davacının hükmen ret hakkı düşmüştür.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/12439 K. 2016/3994 T. 4.4.2016)

Murisin ölümü

Murisin ölümü ile, tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murise ait vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden murisin Y… Ltd. Şti. ortaklarından olduğu anlaşılmaktadır. Borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu şirketin sigorta primlerinden kaynaklanan borcudur. 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 Sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 Sayılı Kanunla ilave edilen mükerrer 35. madde hükmüne göre de tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince murisin; “ortağı” ve “temsilcisi” olduğu şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya; “temsilcisi” olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/5969 K. 2016/157 T. 12.1.2016)

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras reddi” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Mirasta Mal Paylaşımı ve Mirasçılık

Yasal Mirasçılık Nedir?

Mirasta mal paylaşımı bakımından iki çeşit mirasçı vardır bunlar yasal mirasçı ve atanmış mirasçıdır.

  • Yasal mirasçılar kanundan doğan mirasçılardır. Yasal mirasçıların üzerinde miras bırakanın tasarruf yetkisi yoktur. Diğer adıyla kanuni mirasçılık Medini Kanunun 495-501 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanun yasal mirasçıları miras bırakanın üst soyu ,alt soyu , evlatlık ve eş olarak saymıştır.
  • Atanmış mirasçı, miras bırakanın kendi özgür iradesiyle mirasının bir kısmını veya tamamını belirli bir kişiye bırakmasıyla mirasçı olan kişidir.

Murisin ölümü halinde mal paylaşımı, özellikle son yıllarda çok sayıda karşılaşılan mirastan mal kaçırma davaları nedeniyle karmaşık hukuki sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Mirasta Mal Paylaşımı ve Derece (Zümre) Sistemi

Medeni Kanunu mirasta zümre sistemini benimsemiştir. Yasal mirasçı olmanın temelini zümre sistemi (derece sistemi) oluşturmaktadır. Medeni kanuna göre yasal mirasçılık ancak üçüncü dereceye kadar sirayet eder. derece sistemini kısaca anlatacak olursak; 1. derecede miras bırakanın çocukları ve torunları ayrıca belirtmek gerekir ki evlatlık ve evlatlığın çocuğu da 1.derece mirasçıdır. 2.derece miras bırakanın anne ve babasıdır eğer anne ve baba hayatta değilse anne ve babanın çocukları mirasçıdır. 3.derece miras bırakanın amca, dayı, hala ve teyzesinden oluşur. Dikkat edilmesi gereken 3.dereceden sonraki kan hısımları yasal mirasçı değildir yani amca çocukları, dayı çocukları yani kuzenler yasal mirasçı değildir.

  • Bir önceki derecede (zümrede) mirasçı olması bir sonraki zümrenin mirasçı olmasını engeller. Örneğin, 1. derecede kanuni mirasçılık hakkına sahip altsoy (çocuklar) varsa, 2. Derecede kanuni mirasçılık hakkına sahip olan miras bırakanın anne-babası miras hakkına sahip olamaz.
  • Zümre içinde ön sıradaki mirasçı, bir alt sıradaki mirasçının mirasçılığını engeller.
  • Zümre başları ve kök başları hayatta ise altsoyları mirasçı olamaz.

Mirasta Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Derece sistemi nedeniyle mal paylaşımına birinci dereceden başlanır. Birinci derece mirasçılar yoksa sırasıyla ikinci ve üçüncü derece mirasçılar arasında paylaşım yapılır. Miras bırakanın eşi zümre mirasçısı değildir her dereceyle birlikte belli oranlarda miras hakkına sahiptir. Medeni hukuk sisteminde üç tane zümre kabul edilmiştir. Üç dereceli zümre sistemi şu şekildedir:

Birinci Derece (Zümre) Yasal Mirasçılar

Miras bırakanın ölümü üzerine birinci derece (zümre) mirasçıları onun altsoyudur. Altsoy, miras bırakanın çocukları, torunları ve bunlardan doğanların tamamını kapsar. Murisin çocukları zümre başı olarak kabul edilir. Çocuklar eşit şekilde mirasçılık hakkına sahiptir. Çocukların miras bırakandan önce ölmüş olması halinde ölen çocuğun miras payı aynı şekilde halefiyet yoluyla kendi mirasçılarına geçer.

İkinci Derece (Zümre) Mirasçılar

Murisin ölümü üzerine ikinci derecede (zümrede) miras hakkına sahip olan mirasçılar, miras bırakanın (murisin) ana ve babasıdır. Anne-babanın mirasçı olabilmesi için ilk derecede hiç mirasçı kalmamış olması gerekir. İkinci derecede mirasçı olan ana ve baba eşit miras paylarına sahiptir. Eğer miras bırakanın ana ve babası kendisinden önce ölmüş ise bu durumda bunların altsoyları halefiyet yoluyla mirasçılık hakkına sahip olacaktır. Yani aslında burada miras bırakanın kardeşleri mirasçı konumuna geçecektir. Eğer anne veya baba tarafının herhangi birinde hiç mirasçı yok ise bütün miras diğer tarafa kalacaktır. Örneğin; miras bırakan (muris) A’nın annesi B ve babası C hayatta ise bu durumda miras payları eşit olacaktır. Ancak, baba C, miras bırakan A’dan önce ölmüş ise bu durumda C’nin mirasçıları var ise miras onlara geçecek, eğer mirasçısı yok ise kendi miras payı da B’nin olacaktır.

Üçüncü Derece (Zümre) Mirasçılar

Murisin ölümü üzerine üçüncü derece (zümre) mirasçılar murisin büyükanne ve büyükbabasıdır. Ancak bunların mirasçı olabilmeleri için birinci derecede (zümrede) ve ikinci derecede (zümrede) mirasçı olmaması, yani miras bırakanın altsoyunun, ana ve babası ile onların alt soyunun miras bırakandan önce ölmüş olması gerekir.

Miras bırakanın (murisin) kendisinden önce ölmüş olan büyükanne ve büyükbabasının yerlerini halefiyet yoluyla kendi altsoy mirasçıları alacaktır. Yani, büyükanne veya büyükbaba miras bırakandan önce ölmüş ise bunların altsoyu olan çocukları; miras bırakanın amca, hala, teyze ve dayıları ile onların altsoyları mirasçılık hakkına sahip olacaktır. Ancak burada miras bırakanın eşi sağ ise ve zümre başlarının tümü ölmüş ise (büyükbaba ve büyükanne ölmüşse), sadece zümre başlarının çocukları, yani miras bırakanın amca, hala, dayı ve teyzesi mirasçı olabilirler. Hala, dayı, amca ve teyzenin ölmüş olması ve miras bırakanın eşinin varlığı bunların altsoylarının mirasçılığını engeller. Yani, bu durumda sağ kalan eş tek başına mirasçı olur.

Mirasta Mal Paylaşımında Zümre Başı (Derece Başı) Nedir?

Zümre başı, mirasta mal paylaşımı esnasında her zümrede ilk sırada miras hakkına sahip kişidir. Zümre başı yaşıyorsa onun altsoyu miras hakkına sahip değildir. Birinci derece mirasçıların zümre başı, murisin (miras bırakan) çocuklarıdır. İkinci derece mirasçıların zümre başı miras bırakanın anne babasıdır. Üçüncü derece mirasçıların zümre başı ise büyükanne ve büyükbabadır.

Evlilik Dışı Çocukların Yasal Mirasçılığı

Evlilik dışında doğan çocukların baba yönünden mirasçı olabilmeleri için; soybağının tanıma ya da hakim kararı ile kurulması gerekir. Soybağının kurulması halinde, evlilik dışı çocuklar baba yönünden tıpkı evlilik içi hısımlar gibi miras payı alırlar; aksi halde mirasta mal paylaşımı sırasında hak sahibi olamazlar (MK m. 498).

Evlatlık ve Altsoyunun Kanuni Mirasçılığı

Medeni Kanun’da kan hısımlığı esasına dayalı olarak; düzenlenen zümre mirasçılığı sisteminin tek istisnası evlatlık ve evlatlığın altsoyudur. Medeni kanuna göre evlatlık ve altsoyu, onu evlat edinen kişiye kan hısmı gibi mirasçı olurlar. Aynı zamanda evlatlığın gerçek ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Yani evlatlık ve altsoyu miras bırakanın kendi altsoyu ile aynı haklara sahip olur (MK m. 500). Evlatlık ve altsoyunun mirasçılığının bazı özelliklerine değinmekte fayda vardır.

Evlatlığın mirasçılığı miras bırakan bakımından tek yönlüdür. Yani evlatlık sadece evlat edine mirasçıdır. Bununla birlikte evlatlık alan evlat edinilene mirasçı olamaz. Ayrıca evlat edinen gerçek ailesi bakımından miras hakkı saklıdır. Kısaca evlatlık ve altsoyu miras bırakanın kendi altsoyu ile aynı haklara sahip olur (MK m. 500).

  • Evlatlık, hem kendisini evlat edinen kişilerin mirasçısıdır hem de kan bağına sahip olduğu ailesinin mirasçısıdır. Yani, mirasta mal paylaşımı sırasında evlatlık ve altsoyu; hem kendi ailesinden hem de evlat edinenden miras alırlar ( MK m. 500).
  • Evlatlık ve altsoyu sadece evlat edinene mirasçı olurlar; yani evlat edinenin hısımlarına mirasçı olamazlar (MK m.500).
  • Evlat edinen ile evlatlık ve onun altsoyu arasındaki mirasçılık tek yönlüdür; evlatlık ve onun altsoyu evlat edinene mirasçı olurken, evlat edinen ve hısımları evlatlığın mirasçısı olamaz. Buradaki mirasçılık yasal mirasçılıktır.

Eşin Mirasçılık Hakkı ve Mirasta Mal Paylaşımı

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki eş herhangi bir zümre mirasçısı değildir. Sağ kalan eş hangi derecenin (zümrenin) mirasçılık hakkı var ise, o zümreyle birlikte mirasçı olur. İlk iki derecede (zümrede) hiç mirasçı yoksa ve üçüncü zümrede de zümre başları ile onların çocukları miras bırakandan önce ölmüş ise eş tek başına mirasçı olacak ve devletin mirasçılığını engelleyecektir. Eşin bu tek başına mirasçılığından kasıt onun yasal mirasçılığıdır. Aksi halde atanmış mirasçı var ise eş bunlarla beraber mirasçı olacaktır. Şimdi eşin miras paylarının zümreler ile beraber örneklerle açıklayalım.

Eşin Tek Başına Miras Hakkına Sahip Olduğu Haller

Birinci ve ikinci zümrede hiç mirasçı yoksa, üçüncü zümrede de zümre başları ve onların çocukları hayatta değilseler, eş tek başına mirasçı olacaktır (MK m. 499). Yani, üçüncü derecede eş sadece büyükana ve büyükbaba ve amca, dayı, hala, teyzeleri ile birlikte mirasçı olabilir. Eğer bunlardan herhangi biri yoksa, eş tek başına kanuni mirasçı olacaktır. Yani üçüncü derecede miras bunların da çocuklarına geçemeyecektir. Eşin varlığı bunların altsoyunun mirasçılığına engel olmaktadır.

Kısaca ilk iki zümrede hiç mirasçı yoksa ve üçüncü zümrede de; zümre başları ile onların çocukları miras bırakandan önce ölmüş ise eş tek başına mirasçı olur. Burada eşin varlığı devletin de mirasçılığına engel olmaktadır.

Eşin Mirasçılığının Bazı Özellikleri

  • Boşanma davasının kesinleşmesi ile artık eşler birbirine mirasçı olamazlar (MK m181). Burada eşlerin birbirleri lehine yaptığı ölüme bağlı tasarruflar da kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak bunun aksi kararlaştırılabilir. Boşanma davası devam ederken davacı eşin ölmesi halinde davaya mirasçılardan birinin devam ederek; davalının kusurunu ispat etmesi halinde artık sağ kalan eş, artık ölen eşe mirasçı olamaz ve lehine yapılan ölüme bağlı tasarruflarla bir hak talep edemez. Aksi halde evlilik ölümle sonuçlanmış olur ve sağ kalan eşin mirasçılığı devam eder (MK m. 181/II).
  • Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak mirasçıların açılmış olan davaya devam etmeleri mümkündür. Dava sonucunda evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamaz ve daha önce lehine yapılmış ölüme bağlı tasarruflardan kaynaklı hakları kaybeder (MK .159).

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Danışmanlık – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras mal paylaşımı” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Veraset İlamı

Veraset ilamı (mirasçılık belgesi), mirasçıların mirasta hak sahibi olduklarını ve miras paylarını gösteren resmi belgedir.

Ölümle birlikte murisin mirası açılmaktadır. Miras paylaşımı yapılıncaya kadar tüm mirasçılar terekedeki bütün mallara elbirliği ile malik olur.

Mirasçılar, terekede bulunan taşınır malları ya da mirasbırakanın (murisin) taşınmaz mallarını fiilen kullanabilirler. Ancak taşınmaz mallar üzerinde tasarrufta bulunmak ya da; miras bırakanın bankadaki parasını çekebilmek gibi veraset işlemleri için mirasçı olduklarını ispat şarttır. İşte veraset ilamı bu noktada devreye girer ve mirasçıların miras haklarını 3. kişilere ispata yarar.

Bununla birlikte veraset ilamı en çok atanmış mirasçılar için önem taşır. Mirasbırakan vasiyetname ile ya da miras sözleşmesi yaparak yasal mirasçılar dışında bir kişiyi de mirasçı atadı ise bu kişinin miras üzerindeki hakkını ispat edebilmesi ancak veraset ilamıyla (mirasçılık belgesi) mümkün olmaktadır.

Son olarak aşağıda açıklanacağı üzere verasetin intikal vergisinin ödenebilmesi için de veraset ilamının alınması zorunludur.

Veraset İlamını Kimler Talep Edebilir?

Veraset ilamını talep etme hakkı; kanunen yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılara tanınmıştır. Ancak Yargıtay kararlarına göre mirasbırakanın alacaklıları da alacaklarını garanti altına almak adına; mirasçıların tespiti için veraset belgesi düzenlenmesini isteyebilirler. Alacaklıların mirasçılar adına veraset ilamını talep edebilmesi için İcra Müdürlüğü’nden onay alması gerekmelidir.

Veraset İlamı Almak İçin Mirasçıların Birlikte mi Başvuru Yapmaları Gerekir?

Hayır. Başvuruyu mirasçılardan herhangi biri yapması yeterlidir. Veraset ilamının bir kez alınması yeterlidir. İlamı tüm mirasçıların kullanması mümkündür.

Veraset İlamı Nasıl Alınması

Veraset ilamını alınabilmesi için esas itibariyle Mahkemeye bir dilekçe ile talepte bulunulması gerekir. Ancak şartları sağlıyorsa ve gerekli belgelerle birlikte mirasçıların noterden de veraset ilamını almaları mümkündür.

Veraset İlamının Alınması?

Herhangi bir adliyedeki Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurmak gerekmektedir. Veraset işlemleri noterde yapılmak isteniyor ise yine herhangi bir Noter’e veraset ilamı ve gerekli belgelerle birlikte gidildiği takdirde veraset ilamı alınabilir.

Noterden Veraset İlamının Alınması?

Noterden veraset ilamı alınabilinmesi için öncelikle bazı şartların varlığı gerekir. Aksi takdirde Noter yetkisiz olduğu gerekçesiyle sizi Mahkemeye yönlendirecektir. Bu şartlar şunlardır;

  • Veraset ilamını talep eden kişinin ölenin yasal mirasçısı olması, yani mirasçı ile mirasbırakan arasında soy bağı bulunması,
  • Ölenin ya da mirasçılardan birinin yabancı olmaması. (çifte vatandaşlık ya da vatandaşlıktan çıkarılma durumlarında da Noterden veraset belgesi alınabilmesi mümkün değildir.),
  • Mirasçılardan birinin ya da ölenin evlatlık olmaması,
  • Ölenin ya da mirasçılardan birinin gaip olmaması,
  • Mirasbırakanın vasiyetname düzenlememiş ya da miras sözleşmesi yapmamış olmaması. (Mirasbırakan vasiyetnamesinde ya da miras sözleşmesinde yasal mirasçılar dışında bir kişiyi mirasçı atayabileceği için bu durumlarda veraset ilamını Mahkemenin düzenlemesi gerekmektedir.),
  • Mirasbırakanın ya da mirasçılardan ölüm tarihinin aynı gün olması. (Bu durumda hangisinin önce öldüğü ve kimin mirasçı kimin mirasbırakan olduğunun tespiti adına yargılama yapılması gerekmektedir.),
  • Mirasbırakan 23.11.1990 tarihinden önce öldüyse ve eşi hayattaysa veraset ilamı belgesi alınabilinmesi için Mahkemeye başvurmak gerekmektedir.

Bu şartların varlığı halinde mirasçılardan herhangi biri aşağıdaki belgelerle birlikte veraset ilamını almak için başvuru yapabilirler;

  • Mirasbırakanın ölüm belgesi,
  • Nüfus kayıt örneği ve
  • Veraset ilamının başvuru formu

Veraset ilamını noterden avukat aracılığı ile de alınması mümkündür. Bu durumda başvuru için gerekli belgelerin yanına bir de avukat vekâletnamesi eklemek gerekmektedir.

Veraset İlamı Davası

Veraset ilamı için herhangi bir Sulh Hukuk Mahkemesi’ne bir dilekçe ile talep edilmelidir.

Bu davanın davalısı yoktur. Veraset ilamında verilen dilekçede hasım gösterilmemektedir. Mahkeme mirasbırakanın ölüm kayıtlarını ve mirasçılara ilişkin nüfus bilgilerini incelemek için; Nüfus Müdürlüğü’nden gerekli belgeleri ister ve veraset ilamını düzenler.

Veraset İlamı Davaları Ne Kadar Sürer?

Veraset davası hasımsız bir dava türü olduğu için genel itibariyle kısa sürede sonuçlanmaktadır. Mahkemenin iş yüküne göre dava bir hafta içerisinde sonuçlanabildiği gibi bir ay da sürebilmektedir. Ölüm belgesi ve nüfus kayıt örneği gibi belgelerin veraset ilamı için verilen dava dilekçesine eklenmesi Mahkemenin araştırma süresini kısaltacağından dava daha hızlı sonuçlanması mümkündür.

Ancak bazı mirasçıların miras hakkına ilişkin olarak mirasçılar arasında uyuşmazlık varsa bu durumda mahkemenin araştırma yükü artacak, hakim gerekli gördüğü takdirde tanık dinleyecektir. Bu gibi durumlar yargılama sürecini uzatmaktadır.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “veraset ilamı” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Miras Davası ve Miras Hukuku – İzmir Miras Avukatı

Yasal miras paylaşımı nasıl yapılır?

Yasal miras paylaşımı miras bırakanın bir vasiyetname bırakıp bırakmamasına göre değişiklik göstermektedir. Ölümünden önce yasal şartlara uygun bir vasiyetname bırakan şahsın malvarlığı saklı paylara riayet etmek kaydıyla vasiyetnamesinde belirttiği şekilde paylaştırılır. Ancak ölmeden önce vasiyetname düzenlemeyen bir kişinin mirası eşinin hayatta olup olmamasına göre farklı şekilde paylaştırılmasını sağlayacaktır. Miras bırakanın eşi hayatta ise ve alt soy yani vefat edenin çocukları ile birlikte mirasçı olursa mirasın 1 / 4 sağ kalan eşe ait olacak ve kalan 3 / 4 çocuklar arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Sağ kalan eş miras bırakanın annesi ve babası ile birlikte mirasçı olursa mirasın yarısı sağ kalan eşinin kalan yarısı da miras bırakanın annesi ve babası arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Sağ kalan eş miras bırakanın büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte mirasçı olursa mirasın 3/4’ü sağ kalan eşe verilir ve kalan 1/4 te miras bırakanın büyük anne ve büyük babaları arasında eşit olarak paylaştırılır.  Eğer miras bırakanın eşi hayatta değil ise miras alt soy varsa alt soy arasında alt soy yoksa üst soy arasında eşit olarak paylaştırılır. izmir miras avukatı arayışlarınızda bizimle iletişime geçmek için tıklayınız.

Vasiyetname yoksa mal paylaşımı nasıl yapılır?

Miras bırakanın vasiyetname bırakmaması halinde mirasçılar için miras paylaşımı eşin hayatta olup olmamasına göre değişiklik göstermektedir. Ancak bunun da öncesinde miras bırakanın ölüme bağlı sözleşme akdedip akdetmediği araştırılır. Eğer ortada atanmış bir mirasçı yok ise miras paylaşımına geçilebilir. Burada sağ kalan eş ile alt soy birlikte mirasçılar ise mirasın dörtte birini sağ kalan eş kalan payı ise alt soy yanı çocuk ve torunlar aralarında eşit olarak paylaşırlar. Sağ kalan eş müteveffanın anne ve babası ile birlikte mirasçı olursa bu defa mirasın 1/2’si eşin kalan 1/2’si de anne baba ve onların alt soyu arasında eşit olarak paylaştırılır. Sağ kalan eş büyük anne ve büyük baba zümresi ile mirasçı olarsa bu defa mirasın 3/4 ünü alır. Kalan payda bu zümre arasında eşit olarak paylaştırılır.

Mirastan kimler pay alabilir?

Türk Hukuk sistemi içerisinde mirastan pay alacak kişiler belirlenirken zümre sistemi esas alınmıştır. Bu zümre sistemi içerisinde 3. Zümreye kadar olan akrabalar miras bırakanın mirasından pay alabilirler.  Bu zümre sistemi içerisinde 1. Zümre miras bırakanın alt soyudur. Yani miras bırakanın çocukları ile torunları 1. Zümreyi oluşturur. Miras bırakanın annesi-babası ve kardeşleri ile yeğenleri 2. Zümreyi oluşturmaktadır. 3. Zümre ise miras bırakanın büyükanneleri büyükbabaları amca, dayı, hala ve teyze gibi akrabalardan oluşur. İşte miras bırakanın mirasından bu 3 zümrede olan mirasçılar pay alabilirler. Bunun dışında kalan kimseler mirastan pay alamazlar. Bu yasal mirasçılar dışında bir de kan bağı olmayan kimseler bir vasiyetname ile mirastan pay alabilirler. Bu durumun gerçekleşmesi için miras bırakanın vasiyetname düzenlemesi şarttır. Zümreler arasında kanuni bir sıra vardır. 1. Zümreden mirasçılar hayatta ise 2. Zümreden kimse hak iddia edemez. izmir miras avukatı arayışlarınızda bizimle iletişime geçmek için tıklayınız.

Mirasta saklı pay ne demektir?

Türk Hukuku miras bırakanın malvarlığı üzerinde vasiyetname veya başka bir ölüme bağlı tasarrufla istediği gibi devirler yapmasını engellemeye çalışmıştır. Miras bırakanın bir kısım mirasçılarının miras üzerinde saklı payı bulunmaktadır. Yani miras bırakan malvarlığı üzerinde saklı paylara dokunmamak kaydıyla dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Ancak saklı pay denilen oranları mirastan çıkarılma hariç olmak üzere başkasına devredemez. Devretmesi halinde saklı paylı mirasçılar dava açarak bu devirleri iptal ettirebilirler.

Mirasta saklı paylı mirasçı kime denir?

Saklı paylı mirasçıların kimler olduğu Türk Medeni Kanunu’nda açıkça belirtilmiştir. Buna göre miras bırakanın sağ kalan eş, çocukları, torunları ve anne ve babası saklı paylı mirasçılardır. Miras bırakanın alt soyunun saklı payı yasal miras payının yarısı, miras bırakanın anne ve babasının saklı payı yasal miras payının 1/4′ ü, sağ kalan eşin saklı payı ise anne baba veya alt soy ile birlikte mirasçı olursa yasal miras payının tamamı diğer hallerde ise yasal miras payının 3/4’üdür. Miras bırakanın kardeşlerinin miras üzerinde saklı payı 2007 yılında yapılan kanun değişikliği ile kaldırılmıştır. izmir miras avukatı arayışlarınızda bizimle iletişime geçmek için tıklayınız.

Mirasçılıktan çıkarma nasıl yapılır?

Saklı paylı mirasçıların Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen bir takım hareketlerde bulunmaları halinde miras bırakan tarafından mirastan çıkarılabilirler. Kanuna göre saklı paylı mirasçılar miras bırakana veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlerse veya miras bırakana veya miras bırakanın aile üyelerine karşı aile hukukundan doğan ödevlerini yerine getirmez ise miras bırakan tarafından mirasçılıktan çıkarılabilir. Mirastan çıkarılan saklı paylı mirasçı mirastan pay alamayacağı gibi tenkis davası da açamaz. Mirasçılıktan çıkarılan bu saklı paylı mirasçının payı alt soyu var ise ona geçer alts oy yok ise diğer mirasçılar arasında eşit oranda paylaştırılır. Miras bırakan mirastan çıkarma sebebini açıkça belirtmelidir. Aksi halde çıkarma işlemi geçersiz olur.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi nasıl yapılır?

Miras bırakan ölmeden önce yapacağı bir sözleşme ile bir malvarlığı değerine ölünceye kadar bakması koşulu ile 3. Kişiye devredebilir. Bu 3. kişi yasal mirasçı olabileceği gibi atanmış mirasçı da olabilir. Bu sözleşme ile miras bırakan bir malvarlığı değerini bakım borçlusuna devretme bakım borçlusu ise miras bırakana ölünceye kadar bakma borcu altına girer. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi resmi şekilde düzenlenmek zorundadır. Miras bırakan 2 tanık eşliğinde noter veya sulh hukuk hakimine başvurarak sözleşmeyi düzenletebilirler. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi bu şekil şartlarına uyulmaması halinde geçersiz hale gelir.

Reddi miras nedir?

Mirasçılar kimi zaman miras bırakan ile aralarındaki kişisel husumetlerden dolayı, kimi zamanda miras bırakanın malvarlığının borca batık olmasından dolayı kalacak mirası istemeyebiliyorlar. Bu doğrultuda yasal ve atanmış mirasçılara kanun mirası reddetme hakkı tanımıştır. Mirasçılar miras bırakanın ölümü ile birlikte mirasçı olduklarını öğrendikleri tarihten itibaren 3 ay içerisinde mirası reddedebilirler. Bu red beyanı yazılı veya sözlü olarak sulh hukuk hakimine yapılmalıdır. Aksi halde geçersiz olur. Ancak eğer miras bırakanın malvarlığı borca batık ise bu defa mirasçıların irade beyanına lüzum kalmadan otomatik olarak miras reddedilmiş sayılır. Ayrıca miras en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedilirse sulh hukuk hakimi mirası iflas hükümlerine göre tasfiye eder. Tasfiyenin ardından bir malvarlığı değeri kalmış ise miras reddetmemiş gibi mirasçılara verilir.

Mirasçılık belgesi nedir?

Miras bırakanın ölümü ile ardında kimlerin mirasçı olduğunu gösterir belgeye mirasçılık belgesi adı verilir. Mirasçılık belgesinin diğer adı veraset ilamıdır. Mirasçılık belgesinin çıkarılması için tek bir mirasçının dahi başvurusu yeterlidir. 2011 yılından önce mirasçılık belgesi (veraset ilamı) sadece sulh hukuk mahkemeleri tarafından verilebiliyorken yapılan bir kanun değişikliği ile noterlerde artık mirasçılık belgesi düzenleyebilmektedirler. Ancak mirasçılar arasında yabancı ülkede yaşayan veya yabancı ülke vatandaşı var ise noterler mirasçılık belgesi düzenlememektedir. Mirasçılık belgesini sadece yasal mirasçılar değil atanmış mirasçılarda talep edebilirler.

Mirasın reddi, dul ve yetim maaşı almaya engel midir?

Bir şahsın kendisine kalan mirası reddetmesi miras bırakandan kendisine kalan dul veya yetim aylığını almasına engel değildir. Çünkü miras bırakanın mirası ile mirasçıların hak kazandığı dul veya yetim aylıkları farklı hukuki gerekçelere bağlanmıştır. Dul ve yetim aylıkları miras bırakanın yıllar boyu devlete yatırdığı primler neticesinde alt soyu ve eşinin üzerinde doğan bir takım haklardır. Yani bu haklar miras bırakan üzerinde doğmadan doğrudan mirasçılar üzerinde doğmaktadır. Mahiyetlerindeki farklılık nedeniyle mirası reddetmek bu maaşları almaya engel teşkil etmez.

Miras bırakanın sağlığında yaptığı paylaştırmaya karşı ne yapılabilir?

Miras bırakan sağlığında yaptığı paylaşımlar ile saklı paylı mirasçılarının haklarını azaltmış veya yok etmiş ise bu saklı paylı mirasçılar tenkis davası adı verilen bir dava açarak bu paylaşımların kendileri ile alakalı kısmını iptal ettirebilirler. Burada saklı paylı mirasçı sadece saklı payına ilişkin durumu dava edebilir. Bunun dışında kalan oranlar üzerinde eğer paylaşım hukuka uygun ise müdahale edemez. Bu davayı mirasçı zararını öğrendikten itibaren 1 yıl her halükarda 10 yıl içerisinde açmalıdır.

Hangi durumlarda mirasçılıktan çıkarma davası açılabilir?

Kanuna göre saklı paylı mirasçılar miras bırakana veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlerse veya miras bırakana veya miras bırakanın aile üyelerine karşı aile hukukundan doğan ödevlerini yerine getirmez ise miras bırakan tarafından mirasçılıktan çıkarılabilir.

Sağ kalan eşin miras hakkı nedir?

Miras bırakanın sağ kalan eşinin miras payı mirasçı olduğu zümreye göre değişiklik göstermektedir. Sağ kalan eş alt soy yani vefat edenin çocukları ile birlikte mirasçı olursa mirasın 1/4 sağ kalan eşe ait olacak ve kalan 3/4 çocuklar arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Sağ kalan eş miras bırakanın annesi ve babası ile birlikte mirasçı olur mirasın yarısı sağ kalan eşin kalan yarısı da miras bırakanın annesi ve babası arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Sağ kalan eş miras bırakanın büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte mirasçı olursa mirasın 3 / 4 ü sağ kalan eşe verilir ve kalan 1/4 te miras bırakanın büyük anne ve büyük babaları arasında eşit olarak paylaştırılır. izmir miras hukuku avukatı için bizimle iletişime geçmek için tıklayınız.

Vasiyetname nasıl hazırlanır?

Vasiyetnameler sözlü, el yazılı ve resmi şekilde olmak üzere 3 türlü hazırlanabilir. Sözlü vasiyetname ancak olağanüstü durumlarda ve başka bir vasiyet düzenleme ihtimalinin olmadığı anlarda hazırlanabilir. Uygulamada örneği neredeyse hiç yoktur.Mirasçı deprem, sel vb. gibi ölüm tehlikesinin yüksek olduğu durumlarda yanında bulunan 2 tanığa sözlü olarak vasiyette bulunur. Daha sonra bu sözlü vasiyet tanıklar tarafından yazıya geçirilir. Tanıklar yazıya geçirdikleri bu sözlü vasiyeti sulh hukuk hakimine teslim ederler.Bu vasiyetin geçerlik şartlarından bir diğeri de tanıkların okur yazar olmasıdır.

El yazılı vasiyet miras bırakan tarafından baştan sonra kendi el yazısıyla yazılan vasiyet türüdür. Bu vasiyet türünün bir mahkemeye sunulma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak tek şart baştan sonra el yazısı ile yazılması ve tarih atılmasıdır. Bu 2 şarttan biri dahi gerçekleşmez ise vasiyet geçersiz olur.

Resmi vasiyette kişinin okuma yazma bilip bilmemesine göre 2 şekilde yapılır. Okuma yazma bilenler tarafından hazırlanan resmi vasiyet notere veya sulh hukuk hakimliğine sunularak onaylanır. Bu onaylama işlemi tarih belirtilerek yapılmak zorundadır. Bu onayın ardından resmi vasiyet 2 tanık huzurunda tekrar okunur ve tanıkların imzası ile geçerli hale gelir. Okuma yazma bilmeyenlerin vasiyetnamesinde de miras bırakan taleplerin vasiyet memuruna bildirir. Memur bu doğrultuda bir vasiyet hazırlar ve tanıkların önünde miras bırakana okur. Miras bırakanın onaylaması ve memur ile tanıkların imzalaması ile vasiyet geçerli hale gelir.

Nikahsız eş ve evlilik dışı çocuk mirastan pay alabilir mi?

Miras bırakanın mirasından pay alabilmek için yasal veya atanmış mirasçı olmak gerekmektedir. Yasal mirasçılar miras bırakanın çocukları, eşi, anne ve babası, kardeşleri, büyükanne ve büyükbabaları ile onların çocuklarıdır. Bunlar dışında kalan nikahsız eş eğer atanmış mirasçı değil ise yani vasiyetname ile mirastan pay sahibi olacağı istenmemiş ise miras bırakana mirasçı olamaz. Evlilik dışı çocukların mirastan pay alabilmeleri için ise baba tarafından tanınmaları gerekmektedir. Tanınan çocuklar evlilik için doğmuş gibi mirastan pay alabilirler. Eğer çocuklar miras bırakan ölmeden önce tanınmamışlar ise miras bırakanın ölümünden sonra da bu doğrultuda bir dava açarak mirastan pay alabilirler.

izmir miras avukatı arayışlarınızda bizimle iletişime geçmek için tıklayınız. izmir avukat , izmir ünlü miras avukatları tüm hukuki problemlerinizde ve davalarınızda hukuki çözümlerimiz ile sizlerin yanınızdayız. izmir avukat ve hukuki danışmanlık hizmetlerimizi incelemek için tıklayınız.