Etiket: hakim

Miras Hukuku

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şüyu Davası)

Ortaklığın giderilmesi davası; paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu olan mülkiyetin giderilmesi ve kişisel mülkiyete geçmeyi sağllar. Bı durum tüm taraflar için benzer sonuçları doğuran dava türü olarak bilinmektedir.

Türk Medeni Kanunu mülkiyet hakkını “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.” şeklinde tanımlamaktadır.

Paylı Mülkiyet Nedir?

Paylı mülkiyet; birden çok kişinin maddi olarak bölünmemiş bir şeyin tamamına belli paylarla malik olmasıdır. Paylar bellidir ancak paylar üzerinde bölünme olmamıştır. Başka şekilde belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Paylı mülkiyette paydaşlar paylarını  devredilebilirler, rehin edilebilirler ve alacaklılar tarafından haczettirilebilirler.

Elbirliği Mülkiyet Nedir?

Kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluklar dolayısıyla tarafların mallara birlikte malik olması durumuna elbirliği mülkiyeti denilmektedir. Elbirliği mülkiyetinde; paylı mülkiyetten farklı olarak ortakların belirlenmiş payları yoktur her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamını kapsamaktadır. Elbirliği ile mülkiyette ortaklar birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Paylarını satamazlar, rehnedemezler ve paylar hazce konu olmaz.

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Tarafları

Ortaklığın giderilmesi davası, tartışma konusu taşınır veya taşınmaz mallara ortak olan paydaşlar tarafından açılır. Tüm paydaşların ortaklığın giderilmesi davasında taraf olarak yer alması zorunludur. Paydaşlardan birinin ölümü halinde mirasçılık belgesinde (veraset ilamında) ismi geçen tüm mirasçıların ortaklığın giderilmesi davasına dahil edilmesi gerekmektedir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemesidir.

Ortaklığın Giderilmesinin Aynen Taksim Şeklinde Yapılması

Ortaklığın giderilmesi davasında taraflar anlaşamadıkları takdirde TMK md. 699 gereğince taraflardan birinin ortaklığın giderilmesinin aynen taksim suretiyle yapılmasını istemesi durumunda hakim tarafından aynen taksimin mümkün olup olmadığı incelenir. TMK md. 699/2 gereğince “Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.”

Aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilebilmesi için taşınmazların boyutu, niteliği, taraf sayısı, imar durumları ve diğer tüm hususlar incelenmektedir. Aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmişse bu taksimin eşit değerlerde olması gerekmektedir. Eğer parçaların bedelleri birbirine eşit değil ise payların arasındaki fark kadar denkleştirme söz konusu olur. Kat mülkiyeti kurulabilen bir taşınmaz malda satış ile ortaklığın giderilmesi mümkün değildir.

Ortaklığın Giderilmesi Satış Suretiyle Yapılması

Taşınmazın aynen taksimi mümkün değil ise ya da taraflardan hiçbiri aynen taksimi istememiş ise ortaklığın giderimesi satış suretiyle olur. Taşınmazın satışı, açılan ortaklığın giderilmesi davasında yapılmamaktadır. Satış memurluğu ya da icra dairesi aracılığıyla taşınmaz satılarak ortaklık giderilmektedir.

TMK md. 699/3 gereğince “Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.”

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Süresi

Taraf sayısına ve dosyanın niteliğine göre değişmekle birlikte 10-12 ay içerisinde sonuçlanan davalardır. Ancak dosyada; tarafların çok fazla olması ya da taşınmazlarla ilgili farklı iddialarda bulunulması durumunda bu süreç çok daha uzun sürebilmektedir.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek dava öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras hukuku avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve izmiravukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip, dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “izale-i şüyu” konusunda hukuki destek almak ve uzman avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Yabancılar ve Vatandaşlık Hukuku

Tanıma ve Tenfiz

Mahkeme kararları kural olarak sadece verildikleri ülkede hüküm
ve sonuç doğururlar.
Bu durum devletlerin yargı egemenliği ve bağımsızlığının bir göstergesidir.
Dolayısıyla hiçbir devlet, ülkesinde başka devlet organlarının, kendi organlarının icra ettiği bu faaliyetlere karışmasına ve katılmasına izin vermez.
Mahkeme kararlarının iki sonucu vardır bunlar, kesin delil ve kesin hükümdür. Bazı mahkeme kararlarının kesin delil ve kesin hüküm
etkisine ek olarak icra kabiliyeti de mevcut olmaktadır.
Devletlerin egemenliklerine ilişkin düşüncelerinin sonucu olarak mahkeme kararları etkisini diğer bir ülkede gösteremez. Bu bağlamda belirli bir devlet mahkemesinden alınan karara dayanarak başka bir ülkedeki icra organları doğrudan harekete geçirilemez veya karar o ülke mahkemelerince dikkate alınamaz.
Çünkü devletlerin yargı bağımsızlığı, birinin mahkemesi tarafından verilen kararın diğer ülkede zorla icra edilmesine engeldir ve her devlet icra kuvvetini yalnız kendi ülkesinde kullanır.
Bu sebeplerden dolayı, dünya üzerindeki devletler diğer bir devlet mahkemesinde alınan kararların kendi ülkelerinde sonuç doğurma şartlarını ve usullerini kendi iç hukuklarında veya taraf oldukları milletlerarası anlaşmalar yoluyla düzenlemektedir.
Yabancı bir mahkeme kararının bu kararın verildiği ülke dışında hüküm ve sonuç doğurması ilgili kararın tanınmasına veya tenfiz edilmesine bağlıdır. Kural olarak tanıma ve tenfiz açılacak ayrı bir dava ile gerçekleştirilebilir.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bu davalar sonucu tanıma veya tenfiz kararı verilmesiyle birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı kuvvet ve niteliğini kazanır.
Tanıma veya tenfiz davalarından hangisinin açılacağı ise etki doğurması istenen kararın içeriğine göre değişir. Yabancı mahkeme kararının içeriğinde icra dairesine başvurulmasını gerektiren yani o devletin icra organlarının harekete geçmesini gerektiren bir durum varsa, açılacak dava tenfiz davası olacaktır. Ancak kararın böyle bir özelliği yoksa açılması gereken dava tanıma davasıdır. İçerdiği hükümler sebebiyle tenfiz davası açılması gereken bir yabancı mahkeme kararı hakkında tanıma davası açılabilmesi için, davacının tenfiz yerine tanıma istemesinde haklı bir menfaatinin bulunması gerektiği kabul edilmektedir.

Tanıma ve Tenfiz İçin Şartlar

Yabancı bir mahkeme kararının tanınmasına veya tenfizine izin verilmesi ve talepleri kabul edilebilmesi için gereken şartları devletler kendi iç hukuklarında düzenleyecekleri kurallar ile belirler. Ancak uluslararası nezaket kuralları ve tanıma ve tenfize izin verilmesinin izin veren devlete olan faydalarından dolayı, bugün neredeyse tüm dünya devletleri tanıma veya tenfize izin vermektedir. Ancak bu durum tanıma ve tenfiz şartlarının kural olarak her devletin kendisinin belirlediği gerçeğini değiştirmemektedir.

Ön Koşullar ve Esasa İlişkin Koşullar

Tanıma ve tenfiz şartları, ön koşullar ve esasa ilişkin koşullar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
MÖHUK m. 50’ye göre kararının verilebilmesi için gerekli olan ön koşullar şunlardır:
1-)Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş ilamın bulunması
2-)Yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin olması
3-)Kararın kesinleşmiş olması

Tanıma ve tenfiz talebinin kabul edilebilmesi için gereken esasa ilişkin şartlar ise MÖHUK m. 58’de düzenlenmiştir. Bunlar:

  • Hükmün verildiği yer ile Türkiye arasında mütekabiliyetin bulunması (Bu şart tanımada aranmaz)
  • İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması
  • Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması
  • Kararın davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olmasıdır.

Türk mahkemeleri, yabancı mahkeme kararlarının tanınması veya tenfizi davasında sadece tanıma veya tenfiz şartlarının bulunup bulunmadığı hususunda incelemede bulunabilir. Türk mahkemelerinde yabancı mahkeme kararında uygulanan usulün ya da kararda yer alan maddi ve hukuki tespitlerin doğruluğu incelenemez. Buna revizyon yasağı denir.
Türk mahkemelerinde dava açıldığı zaman şartlar oluşmuşsa hâkim kararı vermek zorundadır.
Hâkimin bu konuda herhangi bir takdir yetkisi yoktur.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Yabancılar ve Vatandaşlık (Milletlerarası) hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de tanıma ve tenfiz davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir tanıma ve tenfiz avukatı arayışınızda, Yabancılar ve Vatandaşlık (Milletlerarası) hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz veya avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret veya masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “tanıma tenfiz” konusunda hukuki destek almak, avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Vasiyetname

Vasiyetname Hazırlama

Vasiyetname, tek taraflı ölüme bağlı tasarruf işlemidir. Türk Medeni Kanununda üç tür vasiyetname düzenlenmiştir ve sınırlı sayıda sayılmıştır. Kanunda düzenlenen vasiyetname türleri dışında başka bir vasiyetname düzenlenemez.

1-) Resmi Şekilde Vasiyetname Hazırlama

Resmi memur tarafından düzenlenir. Sulh hakimi, resmi memur, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilen diğer bir görevlilerdir(Ör: Konsoloslar) (TMK 532). Resmi vasiyetname için iki tane tanık gereklidir. Resmi vasiyette memur ve tanık olamak için;

  • fiil ehliyetine sahip olmak,
  • bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklı olmamak,
  • okuryazar olmak,
  • miras bırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşlerinden olmamak gereklidir.

Medeni Kanun, okuma yazma bilenler ile okuma yazma bilmeyenler ile görme engelliler için iki ayrı vasiyetname şekli öngörmüştür.

Birinci durumda; tanıklar vasiyetin içeriğini bilmezler. Tanıklar dışarıya çıkar ve vasiyetçi son arzularını resmi memura beyan eder. Hazırlanan vasiyet önce mirasbırakan tarafından imza edilir, sonra noter tarafından imza edilir. Daha sonra tanıklar içeri girer ve vasiyetçi son arzularını tanıkların huzurunda içinden okur ve en son olarak tanıklar, vasiyetnamenin altına, vasiyetçinin beyanı huzurlarında yaptığını ve onun ölüme bağlı tasarruf yapmaya ehil gördüklerini şerh verip, el yazısıyla imzalar.

İkinci durum; ise tanıkların huzurunda vasiyetçi son arzularını beyan eder ve bu arzular yazılı hale getirilir. Vasiyetçinin okuma yazma bilmemesi veya görme engelli olması halinde tanıkların vasiyetin içeriğini bilmemesi gibi bir ihtimal söz konusu olamaz. Tanıkların bulunması zorunluluktur, noter tanıkların önünde vasiyetnameyi yüksek sesle okur, bu husus geçerlilik şartıdır.

Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz.

Resmi vasiyetnameyi düzenleyen memur, vasiyetnamenin aslını saklamakla yükümlüdür.

2-) El Yazılı Vasiyetname

El yazılı vasiyetname, mirasbırakanın baştan sona kendi el yazısıyla yazarak tarih koyduğu ve altını imzaladığı vasiyetname türüdür. Bu şartlar geçerlilik şartları olup, birisinin dahi olmaması halinde el yazılı vasiyetnamenin iptal sebebidir . Saklamak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılması isteğe bağlıdır. Resmi vasiyetnamedeki gibi zorunluluk yoktur (TMK 538). Vasiyetnameye sonradan ekler yapılacaksa yeni bir vasiyetname hazırlanıyormuş gibi bütün şekil şartlarına uyulması gerekir.

3-) Sözlü Vasiyetname

Mirasbırakanın olağanüstü bir halin varlığı sebebiyle diğer iki vasiyet türünden birini yapamaması halinde meydana gelir. Bu olağanüstü haller ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, savaş vb. hallerdir.

Bunun için mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler (TMK539).

Buradaki tanıklar, okuryazar olma harici resmi vasiyetnamede tanıklık için gereken şartlara sahip olmalıdır. Bu iki tanığın bu durumdan kurtulur kurtulmaz; derhal sulh hakimine gitmesi ve bu arzuların yazılı hale gelmesini sağlamaları gerekir. Derhal hareket etmelerinin nedeni, yasal veya iradi mirasçılarla irtibata geçmek suretiyle vasiyetin içeriğinin zedelenmesinin ve vasiyetin içeriğini unutmalarının önüne geçmektir.

Mirasbırakan bu olağanüstü durumdan kurtulmasından itibaren; bir ay içinde diğer vasiyet yollarına müracaat etmemesi halinde sözlü vasiyet hükümden düşer.

Vasiyetin Ortadan Kalkması

Vasiyet tek taraflı bir hukuki işlemdir. Mirasbırakan her zaman açık veya örtülü olarak vasiyetten dönme hakkı vardır. Vasiyetten dönme vasiyetin tamamı veya bir kısmı üzerinde olur. Örneğin, mirasbırakanın başka bir vasiyet yapması; sağlar arası bir tasarrufla tereke konusu malı elden çıkarması vasiyetten dönmeye örnektir. Yine vasiyettin yok olması da, hükümden düşmesine yol açar.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “vasiyet konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Aile Hukuku

Vesayet ve Vasi Ne Demektir?

Vesayet, reşit olmamış küçüklerin ve yasal hakları kısıtlanmış olan kısıtlıların haklarının korunmasını ve hukuken temsil edilmesini sağlayan ve kamu görevi sayılan bir kurumdur.

Vasi Ataması Ne Demektir?

Reşit olmamış küçük ve kanuni hakları kısıtlanmış kişilere mahkemece atanan yasal temsilciye vasi denir. Mahkeme tarafından vasi atanır.

Vasi Tayini Gerektiren Durumlar

Vasinin tayini yani vasi atama sebeplerinin iki durumu mevcuttur. Bunlardan birincisi yaş küçüklüğü diğeri kısıtlılık halidir. Kanunda belirtilen haller sınırlı sayıdadır. Bu sebepler dışında başka bir sebepten dolayı vasi atanamaz.

A-) Yaş Küçüklüğü Nedeni İle Vasi Ataması

Reşit olmayan küçüklere normal şartlarda kanuni temsilcisi velisidir. Ancak herhangi bir sebepten dolayı velisi bulunmayan küçüklerin kanuni zorunluluk olarak vasi atanır. Bu nedenle yaş küçüklüğü kanunen zorunlu vasi atama sebebidir.

B-) Kısıtlılık Kararı

Vasi tayinin gerektiren ikinci durum ise kısıtlılık kararıdır. Kısıtlılık kararını gerektiren durumlar ise Türk Medeni Kanununda tek tek sayılmıştır.

  • Akıl hastalığı veya zayıflığı
  • Alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı
  • Kötü yaşam tarzı
  • Kötü yönetim
  • Savurganlık
  • Hapis cezası
  • Kişinin kendi talebi

Vasi Tayini Nasıl Yapılır?

Vasi tayini sulh hukuk mahkemesinde dava açmak suretiyle yapılacaktır. Vasinin seçimi ise; eğer mümkünse vesayet altına alınan kişinin veya onun anne babasının göstereceği kişiler vasi olarak atanır. Ancak vasi ataması yapacak hakim , vasinin vesayet altına alınan kişinin temsil edilmesi ve haklarını koruması açısından yerleşim yerine yakın vasiyi tercih edecektir.

Kimler Vasi Olamaz?

  • Reşit olmayanlar
  • Kısıtlılar
  • Kamu hizmetinden yasaklı olanlar
  • Haysiyetsiz bir yaşam sürenler
  • Vesayet alınan kişi ile arasında çıkar çatışması olanlar

vasi olarak atanamaz. Bu durumda kişi vasi olamaya gönüllü olsa bile şartaları sağlamadığından dolayı vasi olarak atanamayacaktır. Hakim tarafından bir başka alternatif vasi ataması yapılacaktır.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Boşanma ve aile hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de boşanma davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek boşanma öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir boşanma avukatı arayışınızda, boşanma ve aile hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip, boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “vasi” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Sözleşme Hukuku

Tutuklama Nedir?

TUTUKLULUK KARARI NEDENLERİ NELERDİR ?

Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin olması halinde, şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa; şüpheli veya sanığın davranışları delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa ve şüphelinin, işlediği düşünülen suç kanunda belirtilen katalog suçlardan biriyse şüpheli için tutuklama nedeni var sayılabilir. izmir avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçmek için tıklayınız.

Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanabilir.

TUTUKLULUK KARARINI KİM VERİR ?

  • Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine Sulh Ceza Hakimi tarafından,
  • Kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine veya re’sen mahkemece karar verilir.

Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukuki ve fiili nedenlere yer verilir.

TUTUKLULUK KARARI VERİLEBİLMESİ İÇİN KANUNDA BELİRTİLEN KATALOG SUÇLAR NELERDİR ?

5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 100; kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması halinde aşağıdaki katolog suçlar
(CMK’da tek tek sayılan suçlar, tahdidi suçlar) açısından bir tutuklama nedeni olduğunu kabul etmiştir. Kanunda belirtilen bu katalog suçlar şunlardır;

  • SOYKIRIM VE İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR (Madde 76, 77, 78)
  • KASTEN ÖLDÜRME (Madde 81, 82, 83)
  • (Ek bent: 06/12/2006 – 5560 S.K.17.md) SİLAHLA İŞLENMİŞ KASTEN YARALAMA (madde 86)
  • İŞKENCE (Madde 94, 95)
  • CİNSEL SALDIRI (birinci fıkra hariç, Madde 102)
  • ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI (Madde 103)
  • Ek bent: 06/12/2006 – 5560 S.K.17.md) Hırsızlık (madde 141, 142)
  • YAĞMA (madde 148, 149)
  • UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE İMAL VE TİCARETİ (Madde 188)
  • SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, Madde 220)
  • DEVLETİN GÜVENLİĞİNE KARŞI SUÇLAR (Madde 302, 303, 304, 307, 308)
  • ANAYASAL DÜZENE VE BU DÜZENİN İŞLEYİŞİNE KARŞI SUÇLAR (Madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
  • Bankalar Kanunu’nda tanımlanan ( 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Kanun madde 22/3,4 fıkraları) ZİMMET SUÇU
  • 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis
  • 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun madde 68 ve madde 74’de tanımlanan suçlar.
  • 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nda tanımlanan (madde 110/4,5 fıkraları) KASTEN ORMAN YAKMA SUÇLARI
  • 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan SİLAH KAÇAKÇILIĞI SUÇLARI (Madde 12)

TUTUKLAMA KARARI VERİLEMEYECEK HALLER NELERDİR?

Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre tutuklama kararı verilemeyecek haller şunlardır:

  • İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez.
  • Sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda tutuklama kararı verilemez.
  • Hapis cezası üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.
  • Vücut dokunulmazlığına karşı suçların (kasten veya taksirle yaralama, taksirle öldürme vs.) ceza alt veya üst sınırı ne olursa olsun, koşulları varsa mahkeme ceza sınırına bağlı olmadan tutuklama kararı verebilir.

TUTUKLAMA KARARINA İTİRAZ NASIL YAPILIR ?

5237 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 101/5, madde 104/2, madde 267 ve madde 268’e göre tutuklamaya itiraz süresi 7 gündür. Tutuklamaya itiraz süresi, şüpheli veya sanığın tutuklandığı gün dikkate alınmadan hesaplanır.

  • Tutuklamaya itiraz başvurusu, şüpheli ve sanığın kendisi tarafından yapılabilir.
  • Tutuklamaya itiraz başvurusu, tutuklanan şüpheli veya sanığın avukatı tarafından da yapılabilir.
  • Tutuklamaya itiraz başvurusu, tutuklanan kişinin yasal temsilcisi (babası, annesi veya varsa başka yasal temsilcisi)tarafından da yapılabilir.
  • Tutuklamaya itiraz başvurusu, Tutuklunun eşi tarafından da yapılabilir.

Bahsi geçen bu kişiler şüpheli veya sanığın mutlaka bir mahkeme tarafından verilmiş tutukluluk kararına itirazlarını 7 gün içinde tutuklama kararını veren mahkemeye bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapmalıdır.

Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hakim onaylar.

Kararına itiraz edilen hakim veya mahkeme itirazı yerinde görürse kararı düzeltir, yerinde görmezse en çok üç gün içinde, tutuklama kararına itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. Bu merciler;

Sulh Ceza Hakimliği Tarafından Verilen Tutukluluk Kararına İtirazların İncelenmesi;

  • O yerde birden fazla sulh ceza hakimliğinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen hakimliğe; son numaralı hakimlik için
    bir numaralı hakimliği tarafından;
  • Ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hakimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin
    bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliği tarafından;
  • Ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hakimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliği tarafından yapılır.

Asliye Ceza Mahkemesi Tarafından Verilen Tutukluluk Kararına İtirazların İncelenmesi;

  • Kararı veren Asliye Ceza Mahkemesi’nin yargı çevresinde bulundukları Ağır Ceza Mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde Ağır Ceza Mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.

Tüm sorularınız ve hukuki yardım almak için lütfen tıklayınız.