Etiket: hak

Miras Hukuku

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şüyu Davası)

Ortaklığın giderilmesi davası; paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu olan mülkiyetin giderilmesi ve kişisel mülkiyete geçmeyi sağllar. Bı durum tüm taraflar için benzer sonuçları doğuran dava türü olarak bilinmektedir.

Türk Medeni Kanunu mülkiyet hakkını “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.” şeklinde tanımlamaktadır.

Paylı Mülkiyet Nedir?

Paylı mülkiyet; birden çok kişinin maddi olarak bölünmemiş bir şeyin tamamına belli paylarla malik olmasıdır. Paylar bellidir ancak paylar üzerinde bölünme olmamıştır. Başka şekilde belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Paylı mülkiyette paydaşlar paylarını  devredilebilirler, rehin edilebilirler ve alacaklılar tarafından haczettirilebilirler.

Elbirliği Mülkiyet Nedir?

Kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluklar dolayısıyla tarafların mallara birlikte malik olması durumuna elbirliği mülkiyeti denilmektedir. Elbirliği mülkiyetinde; paylı mülkiyetten farklı olarak ortakların belirlenmiş payları yoktur her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamını kapsamaktadır. Elbirliği ile mülkiyette ortaklar birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Paylarını satamazlar, rehnedemezler ve paylar hazce konu olmaz.

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Tarafları

Ortaklığın giderilmesi davası, tartışma konusu taşınır veya taşınmaz mallara ortak olan paydaşlar tarafından açılır. Tüm paydaşların ortaklığın giderilmesi davasında taraf olarak yer alması zorunludur. Paydaşlardan birinin ölümü halinde mirasçılık belgesinde (veraset ilamında) ismi geçen tüm mirasçıların ortaklığın giderilmesi davasına dahil edilmesi gerekmektedir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemesidir.

Ortaklığın Giderilmesinin Aynen Taksim Şeklinde Yapılması

Ortaklığın giderilmesi davasında taraflar anlaşamadıkları takdirde TMK md. 699 gereğince taraflardan birinin ortaklığın giderilmesinin aynen taksim suretiyle yapılmasını istemesi durumunda hakim tarafından aynen taksimin mümkün olup olmadığı incelenir. TMK md. 699/2 gereğince “Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.”

Aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilebilmesi için taşınmazların boyutu, niteliği, taraf sayısı, imar durumları ve diğer tüm hususlar incelenmektedir. Aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmişse bu taksimin eşit değerlerde olması gerekmektedir. Eğer parçaların bedelleri birbirine eşit değil ise payların arasındaki fark kadar denkleştirme söz konusu olur. Kat mülkiyeti kurulabilen bir taşınmaz malda satış ile ortaklığın giderilmesi mümkün değildir.

Ortaklığın Giderilmesi Satış Suretiyle Yapılması

Taşınmazın aynen taksimi mümkün değil ise ya da taraflardan hiçbiri aynen taksimi istememiş ise ortaklığın giderimesi satış suretiyle olur. Taşınmazın satışı, açılan ortaklığın giderilmesi davasında yapılmamaktadır. Satış memurluğu ya da icra dairesi aracılığıyla taşınmaz satılarak ortaklık giderilmektedir.

TMK md. 699/3 gereğince “Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.”

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Süresi

Taraf sayısına ve dosyanın niteliğine göre değişmekle birlikte 10-12 ay içerisinde sonuçlanan davalardır. Ancak dosyada; tarafların çok fazla olması ya da taşınmazlarla ilgili farklı iddialarda bulunulması durumunda bu süreç çok daha uzun sürebilmektedir.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek dava öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras hukuku avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve izmiravukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip, dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “izale-i şüyu” konusunda hukuki destek almak ve uzman avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Miras Reddi Süresi

Miras reddi süresi, yasal süre içinde mirasçının red hakkını kullanabileceği süredir. Bu süre içinde mirasın reddi hakkının kullanılmaması halinde, miras kayıtsız şartsız kazanılmış olur.

Miras reddi süresi içinde mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan mirasçı mirası reddedemez. Bunun gibi, tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı da mirası reddedemez.

Miras reddi süresi yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar açısından ayrı ayrı incelenir. Mirasçılar miras bırakanın ölümünü ölüm tarihinde öğrenmiş olabilecekleri gibi daha sonra da öğrenmiş olabilirler.

Yasal Mirasçılar

Yasal mirasçılar açısından miras reddi süresi mirasbırakanın ölümü tarihinden itibaren başlar. Ancak yasal mirasçıların bu süreyi daha sonra öğrendiklerini de iddia ve ispatlamaları mümkündür. Yasal mirasçılar için miras reddi süresi mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren 3 aydır.

Mirasın üç ay içinde reddolunmasına ilişkin bu süre hak düşürücü bir süredir. Hak düşürücü süreler, iddia olunmasa dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır.

Miras reddi süresi, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonraki bir tarihte ispat etmeleri halinde öğrenme tarihinden itibaren başlar.

Atanmış mirasçılar

Atanmış mirasçılar için miras reddi süresi, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren başlar.

Bunun dışında önemli olan bir nokta da, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. Bu durum mirasın hükmen reddi olarak adlandırılır. Mirasın hükmen reddi için her zaman dava açılabilir. Ancak, yukarıda belirttiğim gibi, ret süresi içinde yani miras reddi süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlerine karışma, terekenin olağan işleri dışında kalan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapılması halinde veya tereke mallarının gizlenmesi, kendisine mal etme gibi hallerde açılacak dava red olunacaktır.

Diğer bir önemli nokta da gerçek reddin 3 aylık süreye tabi olmasına karşın hükmen reddin bir süreye tabi olmamasıdır. Yani hükmen red için her zaman dava açılabilir.

Mirasın Reddi Süresi Örnek Yargı Kararları

Davaya konu edilen olayda, davalının verdiği cevap dilekçesinde ve davalıların verdikleri temyiz dilekçelerinde, miras bırakanın terekesinin borca batık ve ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir.

(YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2016/1060 K. 2016/8298 T. 23.6.2016)

Mirasın hükmen reddi davasının özelliği gereği ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır ( TMK m. 605/2 ). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/2918 K. 2016/4100 T. 5.4.2016)

Davacıların murisin banka hesabındaki parayı çekmesi TMK’nın 610/2 maddesine göre; terekeyi sahiplenme anlamına gelen bir davranış şeklidir. Bu sebeple davacıların mirası hükmen ret hakkının düştüğünün kabulü gerekeceğinden davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/2896 K. 2016/4019 T. 4.4.2016)

Davacı mirasçı … ve dava dışı diğer mirasçıların 20.10.2008 tarihli ve 2008/300 Esas, 298 Sayılı mirasçılık belgesine göre 5.8.2009 tarihli ve 3038 Sayılı resmi senette belirtilen ve murisleri … oğlu … adına kayıtlı taşınmazlardaki payları tapuda kendi adlarına intikal ettirdikleri ve aynı resmi senetle dava dışı …’a satmış oldukları anlaşılmıştır. Bu işlem TMK’nın 610/2 maddesine göre terekeyi sahiplenme anlamına gelen davranış olmakla davacının hükmen ret hakkı düşmüştür.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/12439 K. 2016/3994 T. 4.4.2016)

Murisin ölümü

Murisin ölümü ile, tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murise ait vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden murisin Y… Ltd. Şti. ortaklarından olduğu anlaşılmaktadır. Borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu şirketin sigorta primlerinden kaynaklanan borcudur. 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 Sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 Sayılı Kanunla ilave edilen mükerrer 35. madde hükmüne göre de tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince murisin; “ortağı” ve “temsilcisi” olduğu şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya; “temsilcisi” olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/5969 K. 2016/157 T. 12.1.2016)

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras reddi” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

intifa Hakkı Nedir?

intifa hakkı nedir, başkasına ait bir eşya veya malvarlığı üzerinde, belirli bir kişiye tam yararlanma imkanı tanıyan bir irtifak hakkıdır. Hakkı olan gayrimenkulün maliki, eşyanın veya hakkın öz değeri kendisinindir. Ancak bunlardan elde edilecek yararları belirli bir kişiye tahsis edilmiştir. Hak sahibi, intifa konusu olan şeyi satamaz ancak ondan yararlanma hakkı vardır.

İntifa Hakkı Nasıl Kurulur?

  • Sözleşme ile kurulan ,
  • Mahkeme kararı ile kurulan,
  • Kanuni intifa hakkı,

olmak üzere üç şekilde karşımıza çıkmaktadır.

1-) Sözleşme İle Kurulan İntifa Hakkı

Taşınmazlar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenip, tapuya tescili ile tesis edilmektedir. İntifa hakkı tapuya tescil ile doğmaktadır. Bir taşınmaz maliki nasıl ki taşınmazını satabiliyorsa bir üçüncü kişi yararına intifa hakkı da tesis edebilmektedir. Bu üçüncü kişi gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olmaktadır.

Uygulamada genellikle bir taşınmazın tamamına (kuru mülkiyeti ve intifa hakkına) sahip olan kimse intifa hakkını üzerinde tutarak kuru mülkiyetinin satışını yapmakta bu yolla intifa hakkının tapu kütüğüne tescili zorunluluğu doğmaktadır. Örneğin, baba taşınmazının intifa hakkını üzerinde tutarak kuru mülkiyetini çocuklarına bağışlamakta veya satmaktadır. Bu durumun tersi de mümkündür. Başka bir deyişle, malikin kuru mülkiyeti kendi üzerinde tutarak başkası lehine intifa hakkı tesis etmesi de mümkündür.

2-)Kanuni İntifa Hakkı

Kanuni intifa hakkı, kanunda öngörülen intifa hakkıdır. İntifa hakkının doğması ancak tapu kütüğüne tescil ile olur demiştik ancak bu durumun bir istisnası kanuni intifa hakkıdır. Taşınmaz üzerindeki kanuni intifa hakkı, tapu kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, bu durumu bilenlere karşı ileri sürme hakkı vardır. Buna karşılık tescil edilmiş ise, herkese karşı ileri sürme hakkı vardır. Kanundan doğan intifa hakları şu şekildedir:

  • Mirasta sağ kalan eşin intifa hakkı (23 Kasım 1990 tarih 3678 sayılı Kanunla Medeni Kanun’da yapılan değişiklikle sağ kalan eşin mirastan gelen intifa hakkı kaldırılmıştır. Dolayısıyla, ancak 23 Kasım 1990 tarihinden önceki ölümlerde, ölüm tarihindeki yürürlükte olan mevzuat uygulanacağından sağ kalan eşin intifa hakkını seçmesi mümkündür.)
  • Ana babanın velayetleri altındaki küçüğün malları üzerindeki intifa hakkı
  • Eşlerin birbirinin malları üzerindeki intifa hakkı

3-) Mahkeme Kararıyla Kurulan İntifa Hakkı

İntifa hakkının konusu taşınmaz ise, intifa hakkının kurulmasına ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Malikin tescil talebinden kaçınması halinde, alacaklı intifa hakkının yargısal tesisini sağlama hakkı vardır. Mahkeme kararı ile birlikte intifa hakkı tescilsiz olarak doğar bu tescilsiz kazanıma bir örnektir. Önemli nokta şudur ki, mahkeme kararına istinaden kurulacak intifa haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı aranmaktadır.

İntifa Hakkı Nasıl Sona Erer?

İntifa hakkının sona ermesi tıpkı kurulmasında olduğu gibi çeşitlilik gösterir. Taşınmaz üzerinde tahsis edilen intifa hakkının sona ermesi için birden fazla neden bulunmaktadır. Bunlar;

  • İntifa hakkı bir süre ile sınırlı olarak kurulmuş ise sürenin dolması veya hakkının feragati
  • Ölüm veya kişiliğin sona ermesi (Tüzel kişiliğin sona ermesi, gaiplik vs.)
  • Terkin
  • Yüklü taşınmazın tamamen yok olması
  • Taşınmazın kamulaştırılması
  • Taşınmazın cebri icra yoluyla satılması
  • Mahkeme kararı

olarak sıralayabiliriz.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Gayrimenkul hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de gayrimenkul davalarına bakmaktayız. Tecrübemizi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek dava öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesiyle davanıza bakmaktayız. Davanızda en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir gayrimenkul avukatı arayışınızda; gayrimenkul hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip, gayrimenkul süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “intifa hakkı nedir” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Aile Hukuku

Vesayet ve Vasi Ne Demektir?

Vesayet, reşit olmamış küçüklerin ve yasal hakları kısıtlanmış olan kısıtlıların haklarının korunmasını ve hukuken temsil edilmesini sağlayan ve kamu görevi sayılan bir kurumdur.

Vasi Ataması Ne Demektir?

Reşit olmamış küçük ve kanuni hakları kısıtlanmış kişilere mahkemece atanan yasal temsilciye vasi denir. Mahkeme tarafından vasi atanır.

Vasi Tayini Gerektiren Durumlar

Vasinin tayini yani vasi atama sebeplerinin iki durumu mevcuttur. Bunlardan birincisi yaş küçüklüğü diğeri kısıtlılık halidir. Kanunda belirtilen haller sınırlı sayıdadır. Bu sebepler dışında başka bir sebepten dolayı vasi atanamaz.

A-) Yaş Küçüklüğü Nedeni İle Vasi Ataması

Reşit olmayan küçüklere normal şartlarda kanuni temsilcisi velisidir. Ancak herhangi bir sebepten dolayı velisi bulunmayan küçüklerin kanuni zorunluluk olarak vasi atanır. Bu nedenle yaş küçüklüğü kanunen zorunlu vasi atama sebebidir.

B-) Kısıtlılık Kararı

Vasi tayinin gerektiren ikinci durum ise kısıtlılık kararıdır. Kısıtlılık kararını gerektiren durumlar ise Türk Medeni Kanununda tek tek sayılmıştır.

  • Akıl hastalığı veya zayıflığı
  • Alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı
  • Kötü yaşam tarzı
  • Kötü yönetim
  • Savurganlık
  • Hapis cezası
  • Kişinin kendi talebi

Vasi Tayini Nasıl Yapılır?

Vasi tayini sulh hukuk mahkemesinde dava açmak suretiyle yapılacaktır. Vasinin seçimi ise; eğer mümkünse vesayet altına alınan kişinin veya onun anne babasının göstereceği kişiler vasi olarak atanır. Ancak vasi ataması yapacak hakim , vasinin vesayet altına alınan kişinin temsil edilmesi ve haklarını koruması açısından yerleşim yerine yakın vasiyi tercih edecektir.

Kimler Vasi Olamaz?

  • Reşit olmayanlar
  • Kısıtlılar
  • Kamu hizmetinden yasaklı olanlar
  • Haysiyetsiz bir yaşam sürenler
  • Vesayet alınan kişi ile arasında çıkar çatışması olanlar

vasi olarak atanamaz. Bu durumda kişi vasi olamaya gönüllü olsa bile şartaları sağlamadığından dolayı vasi olarak atanamayacaktır. Hakim tarafından bir başka alternatif vasi ataması yapılacaktır.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Boşanma ve aile hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de boşanma davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek boşanma öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir boşanma avukatı arayışınızda, boşanma ve aile hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip, boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “vasi” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası)

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma), miras bırakanın mirasçının miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmayı satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesi olarak tanımlanabilir.

Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilir?

Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen her mirasçının bunu dava edebileceğini ve muvazaayı her türlü delil ile ispatlayabileceği belirtilmiştir. Ancak, bu davayı mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirastan çıkarılan kişiler açamayacaklardır.

Muris muvazaası davası herhangi bir süreye tabii değildir. Yani miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılabilir. Dolayısıyla dava hak düşürücü süreye zamanaşımına tabii değildir.

Mirastan Mal Kaçırma Davası Nerede Açılır?

Görevli mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Muris muvazaası davasının konusunu oluşturan mal varlığı değeri eğer, tapulu bir taşınmaz ise; HMK m. 12/I hükmü gereğince taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesi, yetkili ve görevli mahkeme olacaktır

Muris Muvazaasının Unsurları

1-Görünürdeki Sözleşme:

Miras bırakanın, mirasçılarını aldatmak suretiyle miras haklarından mahrum bırakmak için yaptığı, gerçek iradesiyle örtüşmeyen ve gerçekte de hüküm ve sonuç doğurmayan sözleşmedir.

2-Muvazaa Söleşmesi:

Miras bırakan ile karşı tarafın, görünüşteki işlemin, üçüncü şahısları aldatmak için yapıldığı, gerçekte hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda anlaşmaya vardıkları sözleşmedir. Yazılı olma şartı yoktur. Görünürdeki sözleşmeden önce yapılabileceği gibi aynı zamanda da yapılabilirler. Miras bırakanın kendisi veya temsilcisi bu anlaşmayı yapabilir.

3-Mirasçıları Aldatma Amaçlı:

Muvazaalı temliğin yapıldığı esnada mirasçısı olsun veya olmasın, ölüm tarihinde mirasçı sıfatı olan herkes muris muvazaası iddiasıyla dava açma hakkına sahiptir.

4-Gizli İşlem:

Miras bırakan ile karşı tarafın gerçek iradelerini açıkladıkları ancak diğer mirasçılardan gizli tuttukları bağış sözleşmesidir. Muris muvazaasında bu gizli işlem, bağışlamadır. Muris muvazaasında görünürdeki işlem, tarafların gerçek iradeleriyle örtüşmediği için geçersiz olmakla birlikte, gizli işlem, gerekli şekil şartlarını taşıması durumunda kural olarak geçerlidir. Çünkü tarafların iradelerine uygundur.

Sonuç olarak;

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) davalarında, davalıya yapılan temlikin miras bırakanın asıl irade ve amacını ortaya koymasıdır. Ölen kişinin zihninde gizlediği gerçek iradenin ve amacın tespiti bu dava için oldukça önem taşımaktadır. Bu dava somut olaya göre değişkenlik göstermektedir. Örneğin, 800.000 TL’lik apartman dairesini tapuda 100.000 TL göstererek oğluna satan kişinin, gerçek iradesi bu daireyi oğluna bağışlamak olduğu kabul edilmektedir. Bu durumda muvazaa bulunmuyorsa tenkis ancak muvazaa söz konusu ise muris muvazaasına dayalı olarak tapu iptal davası açmakta fayda olacağı söylenebilir.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “mirastan mal kaçırma (muris muvazaası)” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.