Etiket: atanmış mirasçılar

Miras Hukuku

Miras Avukatı: Uzman Yardım ve Hukuki Çözümler

Miras avukatı, miras hukuku konusunda uzmanlaşmış hukuk profesyonelleridir. Yazımızda miras avukatlarının rolü, sundukları hizmetler ve miras işlemlerinde neden önemli oldukları hakkında bilgi bulabilirsiniz.

Miras işlemleri, birçok ayrıntıyı içeren karmaşık hukuki süreçlerle doludur. Bu süreçlerde bir miras avukatından profesyonel destek almak, mirasçıların haklarını koruması ve adil bir miras paylaşımı sağlaması açısından büyük önem taşır.

Miras avukatları, miras hukuku alanında uzmanlaşmış ve deneyimli profesyonellerdir. Müvekkillerine miras hukukuyla ilgili hukuki danışmanlık, temsil ve çözümler sunarak, miras işlemlerinde güvenli bir yolculuk sağlarlar.

Avukatların rolü, mirasçıların haklarını ve mirasçılık düzenlemesini anlamalarına yardımcı olmaktır. Bununla birlikte miras bırakanın varlıklarının paylaşımı, vasiyetnamelerin hazırlanması ve geçerliliği, miras davaları ve mirasçılar arasında anlaşmazlık durumlarında miras avukatları müvekkillerine destek olurlar.

Miras avukatı, müvekkillerinin haklarını korur ve onları hukuki süreçlerde temsil eder. Miras davalarında anlaşmazlıkları çözer, miras paylaşımı için adil bir çözüm bulur ve mirasçıların lehine sonuçlar elde etmek için çalışır.

Aynı zamanda vasiyetnamelerin hazırlanması konusunda da uzmanlaşmıştır. Müvekkillerine, vasiyetnamelerin geçerliliği, yorumlanması ve uygulanması konusunda rehberlik ederler. Böylece, miras bırakanın iradesinin doğru bir şekilde yerine getirilmesini sağlarlar.

Miras avukatları, müvekkillerinin hukuki haklarını en iyi şekilde korumak için gerekli adımları atar. Mirasçıların haklarını savunmak, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıkları çözmek ve yasal süreçleri yönetmek, miras avukatlarının uzmanlık alanına girer.

Eğer bir miras işlemi düşünüyorsanız, miras avukatınız size güvenilir bir rehberlik sağlar ve sürecin düzenli ve adil bir şekilde ilerlemesini sağlar. Miras avukatlarının hukuki bilgisi ve tecrübesi sayesinde, miras işlemlerindeki karmaşık süreçleri anlamanızı ve müvekkillerin haklarını korumanızı sağlarlar.

Sonuç olarak, miras avukatları miras hukuku konusunda uzmanlaşmış hukuk profesyonelleridir. Müvekkillerine miras işlemlerinde hukuki destek, danışmanlık ve temsil sağlarlar. Miras avukatları, mirasçıların haklarını koruyarak adil bir miras paylaşımı sağlamak ve hukuki süreçleri yönetmek için vazgeçilmez bir role sahiptirler.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Danışmanlık – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. Miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve izmiravukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras avukatı” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Miras Reddi Süresi

Miras reddi süresi, yasal süre içinde mirasçının red hakkını kullanabileceği süredir. Bu süre içinde mirasın reddi hakkının kullanılmaması halinde, miras kayıtsız şartsız kazanılmış olur.

Miras reddi süresi içinde mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan mirasçı mirası reddedemez. Bunun gibi, tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı da mirası reddedemez.

Miras reddi süresi yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar açısından ayrı ayrı incelenir. Mirasçılar miras bırakanın ölümünü ölüm tarihinde öğrenmiş olabilecekleri gibi daha sonra da öğrenmiş olabilirler.

Yasal Mirasçılar

Yasal mirasçılar açısından miras reddi süresi mirasbırakanın ölümü tarihinden itibaren başlar. Ancak yasal mirasçıların bu süreyi daha sonra öğrendiklerini de iddia ve ispatlamaları mümkündür. Yasal mirasçılar için miras reddi süresi mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren 3 aydır.

Mirasın üç ay içinde reddolunmasına ilişkin bu süre hak düşürücü bir süredir. Hak düşürücü süreler, iddia olunmasa dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır.

Miras reddi süresi, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonraki bir tarihte ispat etmeleri halinde öğrenme tarihinden itibaren başlar.

Atanmış mirasçılar

Atanmış mirasçılar için miras reddi süresi, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren başlar.

Bunun dışında önemli olan bir nokta da, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. Bu durum mirasın hükmen reddi olarak adlandırılır. Mirasın hükmen reddi için her zaman dava açılabilir. Ancak, yukarıda belirttiğim gibi, ret süresi içinde yani miras reddi süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlerine karışma, terekenin olağan işleri dışında kalan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapılması halinde veya tereke mallarının gizlenmesi, kendisine mal etme gibi hallerde açılacak dava red olunacaktır.

Diğer bir önemli nokta da gerçek reddin 3 aylık süreye tabi olmasına karşın hükmen reddin bir süreye tabi olmamasıdır. Yani hükmen red için her zaman dava açılabilir.

Mirasın Reddi Süresi Örnek Yargı Kararları

Davaya konu edilen olayda, davalının verdiği cevap dilekçesinde ve davalıların verdikleri temyiz dilekçelerinde, miras bırakanın terekesinin borca batık ve ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir.

(YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2016/1060 K. 2016/8298 T. 23.6.2016)

Mirasın hükmen reddi davasının özelliği gereği ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır ( TMK m. 605/2 ). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/2918 K. 2016/4100 T. 5.4.2016)

Davacıların murisin banka hesabındaki parayı çekmesi TMK’nın 610/2 maddesine göre; terekeyi sahiplenme anlamına gelen bir davranış şeklidir. Bu sebeple davacıların mirası hükmen ret hakkının düştüğünün kabulü gerekeceğinden davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/2896 K. 2016/4019 T. 4.4.2016)

Davacı mirasçı … ve dava dışı diğer mirasçıların 20.10.2008 tarihli ve 2008/300 Esas, 298 Sayılı mirasçılık belgesine göre 5.8.2009 tarihli ve 3038 Sayılı resmi senette belirtilen ve murisleri … oğlu … adına kayıtlı taşınmazlardaki payları tapuda kendi adlarına intikal ettirdikleri ve aynı resmi senetle dava dışı …’a satmış oldukları anlaşılmıştır. Bu işlem TMK’nın 610/2 maddesine göre terekeyi sahiplenme anlamına gelen davranış olmakla davacının hükmen ret hakkı düşmüştür.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/12439 K. 2016/3994 T. 4.4.2016)

Murisin ölümü

Murisin ölümü ile, tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murise ait vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden murisin Y… Ltd. Şti. ortaklarından olduğu anlaşılmaktadır. Borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu şirketin sigorta primlerinden kaynaklanan borcudur. 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 Sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 Sayılı Kanunla ilave edilen mükerrer 35. madde hükmüne göre de tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince murisin; “ortağı” ve “temsilcisi” olduğu şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya; “temsilcisi” olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/5969 K. 2016/157 T. 12.1.2016)

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras reddi” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Mirasta Mal Paylaşımı ve Mirasçılık

Yasal Mirasçılık Nedir?

Mirasta mal paylaşımı bakımından iki çeşit mirasçı vardır bunlar yasal mirasçı ve atanmış mirasçıdır.

  • Yasal mirasçılar kanundan doğan mirasçılardır. Yasal mirasçıların üzerinde miras bırakanın tasarruf yetkisi yoktur. Diğer adıyla kanuni mirasçılık Medini Kanunun 495-501 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanun yasal mirasçıları miras bırakanın üst soyu ,alt soyu , evlatlık ve eş olarak saymıştır.
  • Atanmış mirasçı, miras bırakanın kendi özgür iradesiyle mirasının bir kısmını veya tamamını belirli bir kişiye bırakmasıyla mirasçı olan kişidir.

Murisin ölümü halinde mal paylaşımı, özellikle son yıllarda çok sayıda karşılaşılan mirastan mal kaçırma davaları nedeniyle karmaşık hukuki sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Mirasta Mal Paylaşımı ve Derece (Zümre) Sistemi

Medeni Kanunu mirasta zümre sistemini benimsemiştir. Yasal mirasçı olmanın temelini zümre sistemi (derece sistemi) oluşturmaktadır. Medeni kanuna göre yasal mirasçılık ancak üçüncü dereceye kadar sirayet eder. derece sistemini kısaca anlatacak olursak; 1. derecede miras bırakanın çocukları ve torunları ayrıca belirtmek gerekir ki evlatlık ve evlatlığın çocuğu da 1.derece mirasçıdır. 2.derece miras bırakanın anne ve babasıdır eğer anne ve baba hayatta değilse anne ve babanın çocukları mirasçıdır. 3.derece miras bırakanın amca, dayı, hala ve teyzesinden oluşur. Dikkat edilmesi gereken 3.dereceden sonraki kan hısımları yasal mirasçı değildir yani amca çocukları, dayı çocukları yani kuzenler yasal mirasçı değildir.

  • Bir önceki derecede (zümrede) mirasçı olması bir sonraki zümrenin mirasçı olmasını engeller. Örneğin, 1. derecede kanuni mirasçılık hakkına sahip altsoy (çocuklar) varsa, 2. Derecede kanuni mirasçılık hakkına sahip olan miras bırakanın anne-babası miras hakkına sahip olamaz.
  • Zümre içinde ön sıradaki mirasçı, bir alt sıradaki mirasçının mirasçılığını engeller.
  • Zümre başları ve kök başları hayatta ise altsoyları mirasçı olamaz.

Mirasta Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Derece sistemi nedeniyle mal paylaşımına birinci dereceden başlanır. Birinci derece mirasçılar yoksa sırasıyla ikinci ve üçüncü derece mirasçılar arasında paylaşım yapılır. Miras bırakanın eşi zümre mirasçısı değildir her dereceyle birlikte belli oranlarda miras hakkına sahiptir. Medeni hukuk sisteminde üç tane zümre kabul edilmiştir. Üç dereceli zümre sistemi şu şekildedir:

Birinci Derece (Zümre) Yasal Mirasçılar

Miras bırakanın ölümü üzerine birinci derece (zümre) mirasçıları onun altsoyudur. Altsoy, miras bırakanın çocukları, torunları ve bunlardan doğanların tamamını kapsar. Murisin çocukları zümre başı olarak kabul edilir. Çocuklar eşit şekilde mirasçılık hakkına sahiptir. Çocukların miras bırakandan önce ölmüş olması halinde ölen çocuğun miras payı aynı şekilde halefiyet yoluyla kendi mirasçılarına geçer.

İkinci Derece (Zümre) Mirasçılar

Murisin ölümü üzerine ikinci derecede (zümrede) miras hakkına sahip olan mirasçılar, miras bırakanın (murisin) ana ve babasıdır. Anne-babanın mirasçı olabilmesi için ilk derecede hiç mirasçı kalmamış olması gerekir. İkinci derecede mirasçı olan ana ve baba eşit miras paylarına sahiptir. Eğer miras bırakanın ana ve babası kendisinden önce ölmüş ise bu durumda bunların altsoyları halefiyet yoluyla mirasçılık hakkına sahip olacaktır. Yani aslında burada miras bırakanın kardeşleri mirasçı konumuna geçecektir. Eğer anne veya baba tarafının herhangi birinde hiç mirasçı yok ise bütün miras diğer tarafa kalacaktır. Örneğin; miras bırakan (muris) A’nın annesi B ve babası C hayatta ise bu durumda miras payları eşit olacaktır. Ancak, baba C, miras bırakan A’dan önce ölmüş ise bu durumda C’nin mirasçıları var ise miras onlara geçecek, eğer mirasçısı yok ise kendi miras payı da B’nin olacaktır.

Üçüncü Derece (Zümre) Mirasçılar

Murisin ölümü üzerine üçüncü derece (zümre) mirasçılar murisin büyükanne ve büyükbabasıdır. Ancak bunların mirasçı olabilmeleri için birinci derecede (zümrede) ve ikinci derecede (zümrede) mirasçı olmaması, yani miras bırakanın altsoyunun, ana ve babası ile onların alt soyunun miras bırakandan önce ölmüş olması gerekir.

Miras bırakanın (murisin) kendisinden önce ölmüş olan büyükanne ve büyükbabasının yerlerini halefiyet yoluyla kendi altsoy mirasçıları alacaktır. Yani, büyükanne veya büyükbaba miras bırakandan önce ölmüş ise bunların altsoyu olan çocukları; miras bırakanın amca, hala, teyze ve dayıları ile onların altsoyları mirasçılık hakkına sahip olacaktır. Ancak burada miras bırakanın eşi sağ ise ve zümre başlarının tümü ölmüş ise (büyükbaba ve büyükanne ölmüşse), sadece zümre başlarının çocukları, yani miras bırakanın amca, hala, dayı ve teyzesi mirasçı olabilirler. Hala, dayı, amca ve teyzenin ölmüş olması ve miras bırakanın eşinin varlığı bunların altsoylarının mirasçılığını engeller. Yani, bu durumda sağ kalan eş tek başına mirasçı olur.

Mirasta Mal Paylaşımında Zümre Başı (Derece Başı) Nedir?

Zümre başı, mirasta mal paylaşımı esnasında her zümrede ilk sırada miras hakkına sahip kişidir. Zümre başı yaşıyorsa onun altsoyu miras hakkına sahip değildir. Birinci derece mirasçıların zümre başı, murisin (miras bırakan) çocuklarıdır. İkinci derece mirasçıların zümre başı miras bırakanın anne babasıdır. Üçüncü derece mirasçıların zümre başı ise büyükanne ve büyükbabadır.

Evlilik Dışı Çocukların Yasal Mirasçılığı

Evlilik dışında doğan çocukların baba yönünden mirasçı olabilmeleri için; soybağının tanıma ya da hakim kararı ile kurulması gerekir. Soybağının kurulması halinde, evlilik dışı çocuklar baba yönünden tıpkı evlilik içi hısımlar gibi miras payı alırlar; aksi halde mirasta mal paylaşımı sırasında hak sahibi olamazlar (MK m. 498).

Evlatlık ve Altsoyunun Kanuni Mirasçılığı

Medeni Kanun’da kan hısımlığı esasına dayalı olarak; düzenlenen zümre mirasçılığı sisteminin tek istisnası evlatlık ve evlatlığın altsoyudur. Medeni kanuna göre evlatlık ve altsoyu, onu evlat edinen kişiye kan hısmı gibi mirasçı olurlar. Aynı zamanda evlatlığın gerçek ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Yani evlatlık ve altsoyu miras bırakanın kendi altsoyu ile aynı haklara sahip olur (MK m. 500). Evlatlık ve altsoyunun mirasçılığının bazı özelliklerine değinmekte fayda vardır.

Evlatlığın mirasçılığı miras bırakan bakımından tek yönlüdür. Yani evlatlık sadece evlat edine mirasçıdır. Bununla birlikte evlatlık alan evlat edinilene mirasçı olamaz. Ayrıca evlat edinen gerçek ailesi bakımından miras hakkı saklıdır. Kısaca evlatlık ve altsoyu miras bırakanın kendi altsoyu ile aynı haklara sahip olur (MK m. 500).

  • Evlatlık, hem kendisini evlat edinen kişilerin mirasçısıdır hem de kan bağına sahip olduğu ailesinin mirasçısıdır. Yani, mirasta mal paylaşımı sırasında evlatlık ve altsoyu; hem kendi ailesinden hem de evlat edinenden miras alırlar ( MK m. 500).
  • Evlatlık ve altsoyu sadece evlat edinene mirasçı olurlar; yani evlat edinenin hısımlarına mirasçı olamazlar (MK m.500).
  • Evlat edinen ile evlatlık ve onun altsoyu arasındaki mirasçılık tek yönlüdür; evlatlık ve onun altsoyu evlat edinene mirasçı olurken, evlat edinen ve hısımları evlatlığın mirasçısı olamaz. Buradaki mirasçılık yasal mirasçılıktır.

Eşin Mirasçılık Hakkı ve Mirasta Mal Paylaşımı

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki eş herhangi bir zümre mirasçısı değildir. Sağ kalan eş hangi derecenin (zümrenin) mirasçılık hakkı var ise, o zümreyle birlikte mirasçı olur. İlk iki derecede (zümrede) hiç mirasçı yoksa ve üçüncü zümrede de zümre başları ile onların çocukları miras bırakandan önce ölmüş ise eş tek başına mirasçı olacak ve devletin mirasçılığını engelleyecektir. Eşin bu tek başına mirasçılığından kasıt onun yasal mirasçılığıdır. Aksi halde atanmış mirasçı var ise eş bunlarla beraber mirasçı olacaktır. Şimdi eşin miras paylarının zümreler ile beraber örneklerle açıklayalım.

Eşin Tek Başına Miras Hakkına Sahip Olduğu Haller

Birinci ve ikinci zümrede hiç mirasçı yoksa, üçüncü zümrede de zümre başları ve onların çocukları hayatta değilseler, eş tek başına mirasçı olacaktır (MK m. 499). Yani, üçüncü derecede eş sadece büyükana ve büyükbaba ve amca, dayı, hala, teyzeleri ile birlikte mirasçı olabilir. Eğer bunlardan herhangi biri yoksa, eş tek başına kanuni mirasçı olacaktır. Yani üçüncü derecede miras bunların da çocuklarına geçemeyecektir. Eşin varlığı bunların altsoyunun mirasçılığına engel olmaktadır.

Kısaca ilk iki zümrede hiç mirasçı yoksa ve üçüncü zümrede de; zümre başları ile onların çocukları miras bırakandan önce ölmüş ise eş tek başına mirasçı olur. Burada eşin varlığı devletin de mirasçılığına engel olmaktadır.

Eşin Mirasçılığının Bazı Özellikleri

  • Boşanma davasının kesinleşmesi ile artık eşler birbirine mirasçı olamazlar (MK m181). Burada eşlerin birbirleri lehine yaptığı ölüme bağlı tasarruflar da kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak bunun aksi kararlaştırılabilir. Boşanma davası devam ederken davacı eşin ölmesi halinde davaya mirasçılardan birinin devam ederek; davalının kusurunu ispat etmesi halinde artık sağ kalan eş, artık ölen eşe mirasçı olamaz ve lehine yapılan ölüme bağlı tasarruflarla bir hak talep edemez. Aksi halde evlilik ölümle sonuçlanmış olur ve sağ kalan eşin mirasçılığı devam eder (MK m. 181/II).
  • Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak mirasçıların açılmış olan davaya devam etmeleri mümkündür. Dava sonucunda evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamaz ve daha önce lehine yapılmış ölüme bağlı tasarruflardan kaynaklı hakları kaybeder (MK .159).

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Danışmanlık – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras mal paylaşımı” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Veraset İlamı

Veraset ilamı (mirasçılık belgesi), mirasçıların mirasta hak sahibi olduklarını ve miras paylarını gösteren resmi belgedir.

Ölümle birlikte murisin mirası açılmaktadır. Miras paylaşımı yapılıncaya kadar tüm mirasçılar terekedeki bütün mallara elbirliği ile malik olur.

Mirasçılar, terekede bulunan taşınır malları ya da mirasbırakanın (murisin) taşınmaz mallarını fiilen kullanabilirler. Ancak taşınmaz mallar üzerinde tasarrufta bulunmak ya da; miras bırakanın bankadaki parasını çekebilmek gibi veraset işlemleri için mirasçı olduklarını ispat şarttır. İşte veraset ilamı bu noktada devreye girer ve mirasçıların miras haklarını 3. kişilere ispata yarar.

Bununla birlikte veraset ilamı en çok atanmış mirasçılar için önem taşır. Mirasbırakan vasiyetname ile ya da miras sözleşmesi yaparak yasal mirasçılar dışında bir kişiyi de mirasçı atadı ise bu kişinin miras üzerindeki hakkını ispat edebilmesi ancak veraset ilamıyla (mirasçılık belgesi) mümkün olmaktadır.

Son olarak aşağıda açıklanacağı üzere verasetin intikal vergisinin ödenebilmesi için de veraset ilamının alınması zorunludur.

Veraset İlamını Kimler Talep Edebilir?

Veraset ilamını talep etme hakkı; kanunen yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılara tanınmıştır. Ancak Yargıtay kararlarına göre mirasbırakanın alacaklıları da alacaklarını garanti altına almak adına; mirasçıların tespiti için veraset belgesi düzenlenmesini isteyebilirler. Alacaklıların mirasçılar adına veraset ilamını talep edebilmesi için İcra Müdürlüğü’nden onay alması gerekmelidir.

Veraset İlamı Almak İçin Mirasçıların Birlikte mi Başvuru Yapmaları Gerekir?

Hayır. Başvuruyu mirasçılardan herhangi biri yapması yeterlidir. Veraset ilamının bir kez alınması yeterlidir. İlamı tüm mirasçıların kullanması mümkündür.

Veraset İlamı Nasıl Alınması

Veraset ilamını alınabilmesi için esas itibariyle Mahkemeye bir dilekçe ile talepte bulunulması gerekir. Ancak şartları sağlıyorsa ve gerekli belgelerle birlikte mirasçıların noterden de veraset ilamını almaları mümkündür.

Veraset İlamının Alınması?

Herhangi bir adliyedeki Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurmak gerekmektedir. Veraset işlemleri noterde yapılmak isteniyor ise yine herhangi bir Noter’e veraset ilamı ve gerekli belgelerle birlikte gidildiği takdirde veraset ilamı alınabilir.

Noterden Veraset İlamının Alınması?

Noterden veraset ilamı alınabilinmesi için öncelikle bazı şartların varlığı gerekir. Aksi takdirde Noter yetkisiz olduğu gerekçesiyle sizi Mahkemeye yönlendirecektir. Bu şartlar şunlardır;

  • Veraset ilamını talep eden kişinin ölenin yasal mirasçısı olması, yani mirasçı ile mirasbırakan arasında soy bağı bulunması,
  • Ölenin ya da mirasçılardan birinin yabancı olmaması. (çifte vatandaşlık ya da vatandaşlıktan çıkarılma durumlarında da Noterden veraset belgesi alınabilmesi mümkün değildir.),
  • Mirasçılardan birinin ya da ölenin evlatlık olmaması,
  • Ölenin ya da mirasçılardan birinin gaip olmaması,
  • Mirasbırakanın vasiyetname düzenlememiş ya da miras sözleşmesi yapmamış olmaması. (Mirasbırakan vasiyetnamesinde ya da miras sözleşmesinde yasal mirasçılar dışında bir kişiyi mirasçı atayabileceği için bu durumlarda veraset ilamını Mahkemenin düzenlemesi gerekmektedir.),
  • Mirasbırakanın ya da mirasçılardan ölüm tarihinin aynı gün olması. (Bu durumda hangisinin önce öldüğü ve kimin mirasçı kimin mirasbırakan olduğunun tespiti adına yargılama yapılması gerekmektedir.),
  • Mirasbırakan 23.11.1990 tarihinden önce öldüyse ve eşi hayattaysa veraset ilamı belgesi alınabilinmesi için Mahkemeye başvurmak gerekmektedir.

Bu şartların varlığı halinde mirasçılardan herhangi biri aşağıdaki belgelerle birlikte veraset ilamını almak için başvuru yapabilirler;

  • Mirasbırakanın ölüm belgesi,
  • Nüfus kayıt örneği ve
  • Veraset ilamının başvuru formu

Veraset ilamını noterden avukat aracılığı ile de alınması mümkündür. Bu durumda başvuru için gerekli belgelerin yanına bir de avukat vekâletnamesi eklemek gerekmektedir.

Veraset İlamı Davası

Veraset ilamı için herhangi bir Sulh Hukuk Mahkemesi’ne bir dilekçe ile talep edilmelidir.

Bu davanın davalısı yoktur. Veraset ilamında verilen dilekçede hasım gösterilmemektedir. Mahkeme mirasbırakanın ölüm kayıtlarını ve mirasçılara ilişkin nüfus bilgilerini incelemek için; Nüfus Müdürlüğü’nden gerekli belgeleri ister ve veraset ilamını düzenler.

Veraset İlamı Davaları Ne Kadar Sürer?

Veraset davası hasımsız bir dava türü olduğu için genel itibariyle kısa sürede sonuçlanmaktadır. Mahkemenin iş yüküne göre dava bir hafta içerisinde sonuçlanabildiği gibi bir ay da sürebilmektedir. Ölüm belgesi ve nüfus kayıt örneği gibi belgelerin veraset ilamı için verilen dava dilekçesine eklenmesi Mahkemenin araştırma süresini kısaltacağından dava daha hızlı sonuçlanması mümkündür.

Ancak bazı mirasçıların miras hakkına ilişkin olarak mirasçılar arasında uyuşmazlık varsa bu durumda mahkemenin araştırma yükü artacak, hakim gerekli gördüğü takdirde tanık dinleyecektir. Bu gibi durumlar yargılama sürecini uzatmaktadır.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “veraset ilamı” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.