Kategori: Bayraklı Avukat

Aile Hukuku

Nafaka Davası

Nafaka davası, boşanma sonrası eş veya çocuk için maddi destek talebiyle açılır. Bu tür davalar, Türk Medeni Kanunu’na göre düzenlenir. Nafaka, tarafların ekonomik durumlarına ve ihtiyaçlarına göre belirlenir.

Nafaka talebi, üç farklı türde olabilir. Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve tedbir nafakası bu türlere örnektir. Her nafaka türü, farklı bir amaca hizmet eder.

Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek eş için talep edilir. Bu nafakayı alabilmek için, eşin kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekir. Mahkeme, eşlerin ekonomik durumlarını detaylıca inceler.

İştirak nafakası, çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılamak amacıyla ödenir. Bu nafaka, çocuğun velayetini alan tarafa verilir. Mahkeme, çocuğun yaşını ve ihtiyaçlarını dikkate alır.

Tedbir nafakası, boşanma süreci devam ederken talep edilen geçici bir destektir. Bu nafaka, dava sonuçlanana kadar maddi güvence sağlar. Taraflardan biri ekonomik açıdan zorluk yaşıyorsa bu talepte bulunabilir.

Nafakanın miktarını belirlerken mahkeme birçok faktörü değerlendirir. Tarafların gelir durumları, yaşam standartları ve ihtiyaçları önemlidir. Ayrıca, çocukların eğitim ve sağlık masrafları da dikkate alınır.

Nafaka miktarının artırılması ya da azaltılması mümkün olabilir. Tarafların maddi durumlarında değişiklik varsa yeniden dava açılabilir. Örneğin, iş kaybı ya da gelir artışı bu tür değişikliklere yol açabilir.

Nafaka davasında uzman bir avukattan destek almak süreci kolaylaştırır. Avukatlar, doğru belgelerle talepleri güçlendirebilir. Böylece hak kaybı yaşanmasının önüne geçilebilir.

Sonuç olarak, nafaka davası boşanma sonrası mali güvence sağlar. Tarafların haklarını koruması için hukuki süreç dikkatlice yürütülmelidir. Doğru adımlar ve destekle bu süreç sorunsuz şekilde tamamlanabilir.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Boşanma ve aile hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de boşanma davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek boşanma öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir boşanma avukatı arayışınızda, boşanma ve aile hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve izmiravukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip, boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “Nafaka Davası” konusunda hukuki destek almak konusunda avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Aile Hukuku

izmir’de Boşanma Avukatı

İzmir’de boşanma avukatı arayışında olanlar için doğru adrestesiniz. Biz (İzmir’de boşanma avukatı) müvekkillerimize en iyi hizmeti sunmak için buradayız. Boşanma süreci her zaman kolay değildir, ancak doğru bir avukatla çalışarak, süreci daha hızlı ve daha az stresli hale getirebilirsiniz. Bizimle çalışarak, sizin için en iyi sonucu elde etmek için mücadele edeceğiz.

Boşanma süreci, çiftlerin karşılıklı olarak anlaşamadığı durumlarda gerçekleşen hukuki bir süreçtir. Bu süreçte çiftlerin hakları, malların paylaşımı, velayet hakkı gibi birçok konu ele alınır. İzmir’de de boşanma süreci oldukça stresli ve zorlu bir süreçtir. Bu nedenle, bu süreçte en büyük yardımcınız, size danışmanlık sağlayacak ve haklarınızı koruyacak bir boşanma avukatıdır.

Boşanma sürecinde size yol gösterecek, hukuki danışmanlık sağlayacak ve süreci en az zararla atlatmanızı sağlayacağız. Bu süreçte, tarafların hakları ve malların paylaşımı gibi konularda size destek olacağız. Ayrıca, velayet hakkı gibi hassas konularda da size yardımcı olacağız.

Boşanma sürecinde, taraflar arasında sıklıkla çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle süreç uzama olasılığı vardır. Bu nedenle, en iyi sonucu elde etmek için doğru bir avukatla çalışmak oldukça önemlidir. Biz, müvekkillerimiz için en iyi sonucu elde etmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.

Eğer İzmir’de boşanma süreciyle ilgili hukuki danışmanlık almak istiyorsanız, bizimle iletişime geçebilirsiniz. Sizlere en iyi şekilde yardımcı olmak için buradayız.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Boşanma ve aile hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de boşanma davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek boşanma öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir boşanma avukatı arayışınızda, boşanma ve aile hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve izmiravukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “izmir’de boşanma avukatı” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şüyu Davası)

Ortaklığın giderilmesi davası; paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu olan mülkiyetin giderilmesi ve kişisel mülkiyete geçmeyi sağllar. Bı durum tüm taraflar için benzer sonuçları doğuran dava türü olarak bilinmektedir.

Türk Medeni Kanunu mülkiyet hakkını “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.” şeklinde tanımlamaktadır.

Paylı Mülkiyet Nedir?

Paylı mülkiyet; birden çok kişinin maddi olarak bölünmemiş bir şeyin tamamına belli paylarla malik olmasıdır. Paylar bellidir ancak paylar üzerinde bölünme olmamıştır. Başka şekilde belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Paylı mülkiyette paydaşlar paylarını  devredilebilirler, rehin edilebilirler ve alacaklılar tarafından haczettirilebilirler.

Elbirliği Mülkiyet Nedir?

Kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluklar dolayısıyla tarafların mallara birlikte malik olması durumuna elbirliği mülkiyeti denilmektedir. Elbirliği mülkiyetinde; paylı mülkiyetten farklı olarak ortakların belirlenmiş payları yoktur her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamını kapsamaktadır. Elbirliği ile mülkiyette ortaklar birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Paylarını satamazlar, rehnedemezler ve paylar hazce konu olmaz.

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Tarafları

Ortaklığın giderilmesi davası, tartışma konusu taşınır veya taşınmaz mallara ortak olan paydaşlar tarafından açılır. Tüm paydaşların ortaklığın giderilmesi davasında taraf olarak yer alması zorunludur. Paydaşlardan birinin ölümü halinde mirasçılık belgesinde (veraset ilamında) ismi geçen tüm mirasçıların ortaklığın giderilmesi davasına dahil edilmesi gerekmektedir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemesidir.

Ortaklığın Giderilmesinin Aynen Taksim Şeklinde Yapılması

Ortaklığın giderilmesi davasında taraflar anlaşamadıkları takdirde TMK md. 699 gereğince taraflardan birinin ortaklığın giderilmesinin aynen taksim suretiyle yapılmasını istemesi durumunda hakim tarafından aynen taksimin mümkün olup olmadığı incelenir. TMK md. 699/2 gereğince “Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.”

Aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilebilmesi için taşınmazların boyutu, niteliği, taraf sayısı, imar durumları ve diğer tüm hususlar incelenmektedir. Aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmişse bu taksimin eşit değerlerde olması gerekmektedir. Eğer parçaların bedelleri birbirine eşit değil ise payların arasındaki fark kadar denkleştirme söz konusu olur. Kat mülkiyeti kurulabilen bir taşınmaz malda satış ile ortaklığın giderilmesi mümkün değildir.

Ortaklığın Giderilmesi Satış Suretiyle Yapılması

Taşınmazın aynen taksimi mümkün değil ise ya da taraflardan hiçbiri aynen taksimi istememiş ise ortaklığın giderimesi satış suretiyle olur. Taşınmazın satışı, açılan ortaklığın giderilmesi davasında yapılmamaktadır. Satış memurluğu ya da icra dairesi aracılığıyla taşınmaz satılarak ortaklık giderilmektedir.

TMK md. 699/3 gereğince “Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.”

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Süresi

Taraf sayısına ve dosyanın niteliğine göre değişmekle birlikte 10-12 ay içerisinde sonuçlanan davalardır. Ancak dosyada; tarafların çok fazla olması ya da taşınmazlarla ilgili farklı iddialarda bulunulması durumunda bu süreç çok daha uzun sürebilmektedir.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek dava öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras hukuku avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve izmiravukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip, dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “izale-i şüyu” konusunda hukuki destek almak ve uzman avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Miras Eşin Saklı Payı

Miras eşin saklı payı; bir kimsenin karşılık almaksızın kendi malvarlığı hak ve alacaklarından, diğer bir kimse yararına temin ettiği hukuki işlemlere kazandırma, ( tasarruf ) denir. Hukuki bir işlemin kazandırma, bağış sayılabilmesi için tamamen karşılıksız olması da koşul değildir.

Miras bırakanın yapmış olduğu kazandırma veya kazandırmalara karşılık lehine kazandırma yapılan kimse de bir karşılık vermiş, bir edimde bulunmuş olabilir. Bu halde de karşılıklı edimlerin bedelleri arasında önemli bir fark bulunuyor ve bu farkın kazandırma amacıyla yapıldığı açıksa, gerçek karşılıkla olan farklılık da karşılıksız kazandırma sayılır. Buna karma kazandırma da denilir.

Miras bırakan tasarruf edilebilir kısmı aşan karşılıksız veya karma kazandırmalarını ölüme bağlı kazandırma, sağlar arası kazandırma veya kazandırmalar şeklinde yapabilir.

Tasarruf özgürlüğü TMK 5005-513 hükümleriyle düzenlenmişken, tasarruf edilebilir kısım ise TMK 505-509 arasındaki kanun maddelerinde düzenlenmiştir.

Miras bırakanın kanunun gösterdiği sınırlar içinde tereke üzerinde serbest olarak tasarruf etmesi tasarruf özgürlüğünü ifade eder. Mirasta tasarruf edilebilir kısım ise TMK 505 hükmüyle düzenlenmiştir:

MADDE 505.- (Değişik 1. fıkra: 5650 – 4.5.2007 / m.1) Mirasçı olarak alt soyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. 
Bu mirasçılardan hiç biri yoksa, miras bırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.

Kan hısımlığından doğan yasal mirasçıların miras paylarının belirli kısmı üzerinde miras bırakanın iradesi ile bertaraf edilemeyen bir hak tanınmıştır. Miras bırakanın tasarruf edemediği bu kısma saklı pay adı verilir. Kanunun öngördüğü istisnalar dışında miras bırakanın iradesi ile bertaraf edilemeyen hakka saklı pay denilmektedir.

Saklı paylı mirasçının hakkı

Saklı paylı mirasçının hakkı, miras bırakanın iradesinden bağımsız olarak güçlendirilmiş olup, miras bırakanın bu hak üzerinde tasarrufta bulunması yasaklanmıştır.

Miras hukukunda yukarıda belirtilen TMK 505. maddeye göre mirasçı olarak alt soyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının ancak saklı paylar dışında kalan kısmı üzerinde ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir.

Eşin saklı payı, sağ kalan eş için birlikte mirasçı oldukları kişilere göre değişmektedir:

Mirasta eşin saklı payı, alt soy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamıdır. Yani sağ kalan eş bu durumda, payına düşmesi lazım gelen tüm mirası alır. Miras bırakanın, sağ kalan eşin saklı payına tecavüz eden ölüme bağlı tasarruf geçerli değildir.

Miras eşin saklı payı, sağ kalan eş için alt soy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı iken diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçüdür.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras eşin saklı payı” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İzmir Avukat

İzmir Avukat Danışma

Online Avukat ve Hukuki Danışmanlık

Karaçanta Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık, uzman olduğu tüm konularda genel hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Başka ülkede veya şehir dışında olan veya zaman bulamadığı için ofisimize gelme imkanı olamayanlar için internet üzerinden izmir avukat danışma “Online Hukuki Danışmanlık Hizmeti” verilebilmektedir. 

Danışmanlık hizmeti almak için, bulunduğu ülke ve şehir fark etmeksizin randevu almak için iletişime geçin. Danışmanlık, talep üzerine yazılı veya sözlü olarak verilmektedir. Yazılı danışmanlık hizmetini isteyen kimseyle e-posta üzerinden yazılı olarak hukuki sorulara cevap verilmektedir.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık, uzmanlık alanı olduğu tüm konularda hukuki tecrübe ve bilgi birikimiyle hukuki mücadelenizde sizlere avukat danışmanlık hizmeti vermektedir. Online hukuki danışmanlık hizmeti alacak kimsenin talebi üzerine WhatsApp, Skype, Facebook, Zoom vb. gibi uygulamalar üzerinden 7/24 avukat danışma hattına başvuruda bulunarak yazılı veya sözlü olarak danışma hizmeti almak istediğinizi bildirebilirsiniz. 

Online olarak görüntülü veya sesli aramayla gerçekleştirilen danışmanlık hizmeti ile yüz yüze yapılan danışmanlıkla aynıdır. Teknolojinin gelişmesi ile şehir dışında olan veya zamanı olmayan kimselere ofise gelmesi gerek kalmadan hukuki sorunları adına danışmanlık hizmeti verilebilmesi mümkün kılınmıştır. Böylelikle teknoloji sayesinde hızlı ve güvenli bir şekilde hukuki sorunlara dair detaylı bilgilendirmede bulunma mümkün hale gelir.

Danışmanlık hizmetinde taraflar arasında avukat-müvekkil ilişkisi kurulmamaktadır. Vekalet ilişkisi ancak avukat adına noter aracılığıyla vekaletname düzenlenmesi ile mümkündür. Danışmanlık hizmeti ile yalnızca hukuki sorunlara dair yanıtlar verilecek, süreç konusunda detaylı bilgilendirmede bulunulacaktır. 

Hukuki sorunlara dair paylaşılan bilgiler, avukatın sır saklama yükümlülüğü altında gizli tutulacaktır. Avukat kanun ve meslek etiği gereği danışmanlık hizmetinde edindiği bilgileri kesinlikle üçüncü kişilerle paylaşmayacaktır.

Neden Online Danışmanlık Hizmeti?

Danışmanlık hizmeti alan kimsenin hukuki süreç hakkında bilgilendirilmesi, hangi haklara sahip olduğu, neleri talep edebileceğini detaylı olarak öğrenmesi gerekmektedir. Profesyonel olarak hukuki hizmet ile ileride doğma ihtimali olan hukuki kayıpların önüne geçilip, hukuki bilinç olur. Verilen danışmanlık hizmeti, hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Zamanı olmayan ya da ülke veya şehir dışında bulunan kimseler online olarak sanal avukat soru sorma hizmetinden bu şekilde yararlanarak danışmanlık hizmet alarak bilinçlenmiş olacaktır.

WhatsApp Üzerinden Online Avukat Danışma

Online danışmanlık hizmeti almak isteyen kimse, büromuzun iletişim numarasından bizlere ulaşabilir. Hangi konuda bilgi almak istediğini ve uygun olduğu gün ile saatleri belirterek randevu alabilecektir. Hukuki soru sormak isteyen kişi, WhatsApp ve Google Hangouts üzerinden görüntülü veya sesli danışmanlık hizmeti almak istiyor ise mutlaka bu konuda da bildirimde bulunmalıdır.

Danışmanlık hizmeti alacak olan kimse görüşme öncesinde sorularını hazırlamalı, belgeler üzerinden soru yöneltecek ise WhatsApp numaramız veya e-posta adresimiz üzerinden belgeleri göndermelidir. Belirlenen randevu gün ve saatinde WhatsApp üzerinden arama gerçekleştirilerek danışmanlık hizmeti verilecektir.

Skype Üzerinden Online Avukat Danışma

Skype üzerinden cep telefonu, tablet veya bilgisayar aracılığıyla görüntülü veya sesli görüşme gerçekleştirilebilmektedir. Online danışmanlık hizmeti almak isteyen kimse, hizmeti Skype üzerinden talebi belirterek gerçekleştirir. İzmir avukat ile görüşülecek gün ve saat konusunda mutabakata varılması halinde Skype hesabı üzerinden görüşülür.

Zoom Üzerinden Online Avukat Danışma

Zoom uygulaması ile bilgisayar üzerinden görüşme sağlanılmaktadır. Kişi, bilgisayar ekran paylaşımını bu uygulama ile sağlayabilmektedir. Online danışma hizmetini Zoom ile gerçekleştirmek isteyen kimse, danışmanlık hizmeti için bu talebini özellikle belirtmelidir. Zoom üzerinden hukuki sorunlarına dair ekran paylaşımında bulunarak; belge üzerinden hukuki sorularına da yanıt alabilmektedir.

Online Hukuki Danışmanlık Hizmetinde Neler Sorulabilir?

Avukat tarafından verilen hukuki danışmanlık hizmetinde; hukuki mücadele veya uyuşmazlığa dair her türlü sorunlar dile getirilerek süreç hakkında detaylı bilgi almaktadır.

  • Kişi, dava açmayı düşünüyorsa yasal hakları neler, davada hangi talep hakkı bulunur; delilleri var ise delillerin hukuka uygun olup olmadığı,
  • Kendisi dava açmış ise yargılama aşamasında gelinen noktada hukuki değerlendirilmenin yapılması, sürecin nasıl işleyeceği,
  • Kendisine karşı dava açılmışsa; ne gibi hakların olduğu, hukuki uyuşmazlığın detaylandırılması, savunmasına yönelik delillerin neler olduğuna dair detaylı görüşme,
  • Sözleşme, ihtarname, ödeme emri, mahkeme kararı gibi belgelerin incelenmesi gibi yazılı dokümanların değerlendirilmesi gibi; herhangi bir hukuki mücadelede her türlü hukuki soruları cevaplandırma olanağı bulunmaktadır.

Online Hukuki Danışmanlık Ücretli Midir?

İzmir avukat danışma avukatın vereceği danışmanlık hizmeti ücretsiz olmamaktadır. Avukatlar, Türkiye Barolar Birliğine tabi olup ücretsiz danışmanlık hizmeti vermesi halinde hakkında disiplin cezası uygulanmaktadır. Bu nedenle danışmanlık hizmeti alan kimse; her yıl TBB tarafından belirlenen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki danışmanlık ücretinin ödenmesi gerekmektedir.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras ve aile hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras ve boşanma davalarına bakmaktayız. Tecrübemizi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek dava öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesiyle davanıza bakmaktayız. Davanızda en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir boşanma avukatı, izmir miras avukatı arayışınızda; miras ve aile hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip, miras ve boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “izmir avukat danışma” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Aile Hukuku

Boşanma Davası nasıl açılır?

Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Boşanma davası nasıl açılır? Boşanma davaları anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası olarak ikiye ayrılır. Bu iki boşanma davaları aile mahkemesinde görülür.

Çekişmeli boşanma davasına bakmaya yetkili mahkeme şu şekilde belirlenir:

  • Davalı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesinde boşanma davasını açılabilir.
  • Davacı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesinde boşanma davasını açılabilir.
  • Boşanmak isteyen eşlerin son 6 aydan beri ikamet ettikleri yerdeki aile mahkemesinde boşanma davasını açılabilir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Anlaşmalı boşanma davasında , herhangi bir adliyede açılabilir. Yetkili mahkemenin belirlenmesi açısından tarafların ikametghının bir önemi yoktur. Taraflar uygun gördükleri bir adliyenin aile mahkemesinde anlaşmalı boşanma davası açabilirler. Anlaşmalı boşanma davasının en önemli unsuru anlaşmalı boşanma protokolü olarak kabul edilir. Aile mahkemesi, tarafların hazırladığı anlaşmalı boşanma protokolünü esas alarak boşanma kararı verir.

Çekişmeli boşanma davasında uygulanan usuller anlaşmalı boşanma davasında uygulanmaz; yani karşı tarafa tebligat gönderme, cevap dilekçesi veya ön inceleme aşaması gibi aşamalar geçilerek doğrudan duruşma günü verilir. Tarafların hazırlayarak imzaladığı protokol aile mahkemesi hakimi tarafından duruşmada onaylanarak boşanma kararı verilir.

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davasında tek celsede sona erer; davanın karara bağlanması ortalama olarak 1 ay ile 4 ay arasında sürebilir.

Çekişmeli boşanma davasında, davanın niteliğine göre dava süresinin uzadığı veya kısaldığı bir dava türüdür. Çekişmeli boşanma davasında; usulüne uygun tebligat yapılması, ön inceleme duruşması, inceleme duruşmaları ve karar duruşması olmak üzere pek çok aşamadan oluşmaktadır. Ayrıca davada dinlenecek tanık sayısı, tanıkların bulundukları yer, ilk davete icabet edip etmemeleri, başka kurumlardan istenen evrakların süresinde gelip gelmemesi ve varsa tarafların diğer araştırma işlemleri çekişmeli boşanma davasının ne kadar süreceğini belirler. Ortalama olarak çekişmeli boşanma dava 1,5 yıl – 4 yıl arasında sonuçlanmaktadır.

Boşanma sebepleri nelerdir?

Medeni Kanun’a göre, boşanma davası açma sebepleri şunlardır:

  • Zina
  • Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
  • Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
  • Terk
  • Akıl hastalığı
  • Evlilik birliğinin sarsılması

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Boşanma ve aile hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de boşanma davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek boşanma öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir boşanma avukatı arayışınızda, boşanma ve aile hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “çekişmeli boşanma davası” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Yabancılar ve Vatandaşlık Hukuku

Tanıma ve Tenfiz

Mahkeme kararları kural olarak sadece verildikleri ülkede hüküm
ve sonuç doğururlar.
Bu durum devletlerin yargı egemenliği ve bağımsızlığının bir göstergesidir.
Dolayısıyla hiçbir devlet, ülkesinde başka devlet organlarının, kendi organlarının icra ettiği bu faaliyetlere karışmasına ve katılmasına izin vermez.
Mahkeme kararlarının iki sonucu vardır bunlar, kesin delil ve kesin hükümdür. Bazı mahkeme kararlarının kesin delil ve kesin hüküm
etkisine ek olarak icra kabiliyeti de mevcut olmaktadır.
Devletlerin egemenliklerine ilişkin düşüncelerinin sonucu olarak mahkeme kararları etkisini diğer bir ülkede gösteremez. Bu bağlamda belirli bir devlet mahkemesinden alınan karara dayanarak başka bir ülkedeki icra organları doğrudan harekete geçirilemez veya karar o ülke mahkemelerince dikkate alınamaz.
Çünkü devletlerin yargı bağımsızlığı, birinin mahkemesi tarafından verilen kararın diğer ülkede zorla icra edilmesine engeldir ve her devlet icra kuvvetini yalnız kendi ülkesinde kullanır.
Bu sebeplerden dolayı, dünya üzerindeki devletler diğer bir devlet mahkemesinde alınan kararların kendi ülkelerinde sonuç doğurma şartlarını ve usullerini kendi iç hukuklarında veya taraf oldukları milletlerarası anlaşmalar yoluyla düzenlemektedir.
Yabancı bir mahkeme kararının bu kararın verildiği ülke dışında hüküm ve sonuç doğurması ilgili kararın tanınmasına veya tenfiz edilmesine bağlıdır. Kural olarak tanıma ve tenfiz açılacak ayrı bir dava ile gerçekleştirilebilir.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bu davalar sonucu tanıma veya tenfiz kararı verilmesiyle birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı kuvvet ve niteliğini kazanır.
Tanıma veya tenfiz davalarından hangisinin açılacağı ise etki doğurması istenen kararın içeriğine göre değişir. Yabancı mahkeme kararının içeriğinde icra dairesine başvurulmasını gerektiren yani o devletin icra organlarının harekete geçmesini gerektiren bir durum varsa, açılacak dava tenfiz davası olacaktır. Ancak kararın böyle bir özelliği yoksa açılması gereken dava tanıma davasıdır. İçerdiği hükümler sebebiyle tenfiz davası açılması gereken bir yabancı mahkeme kararı hakkında tanıma davası açılabilmesi için, davacının tenfiz yerine tanıma istemesinde haklı bir menfaatinin bulunması gerektiği kabul edilmektedir.

Tanıma ve Tenfiz İçin Şartlar

Yabancı bir mahkeme kararının tanınmasına veya tenfizine izin verilmesi ve talepleri kabul edilebilmesi için gereken şartları devletler kendi iç hukuklarında düzenleyecekleri kurallar ile belirler. Ancak uluslararası nezaket kuralları ve tanıma ve tenfize izin verilmesinin izin veren devlete olan faydalarından dolayı, bugün neredeyse tüm dünya devletleri tanıma veya tenfize izin vermektedir. Ancak bu durum tanıma ve tenfiz şartlarının kural olarak her devletin kendisinin belirlediği gerçeğini değiştirmemektedir.

Ön Koşullar ve Esasa İlişkin Koşullar

Tanıma ve tenfiz şartları, ön koşullar ve esasa ilişkin koşullar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
MÖHUK m. 50’ye göre kararının verilebilmesi için gerekli olan ön koşullar şunlardır:
1-)Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş ilamın bulunması
2-)Yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin olması
3-)Kararın kesinleşmiş olması

Tanıma ve tenfiz talebinin kabul edilebilmesi için gereken esasa ilişkin şartlar ise MÖHUK m. 58’de düzenlenmiştir. Bunlar:

  • Hükmün verildiği yer ile Türkiye arasında mütekabiliyetin bulunması (Bu şart tanımada aranmaz)
  • İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması
  • Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması
  • Kararın davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olmasıdır.

Türk mahkemeleri, yabancı mahkeme kararlarının tanınması veya tenfizi davasında sadece tanıma veya tenfiz şartlarının bulunup bulunmadığı hususunda incelemede bulunabilir. Türk mahkemelerinde yabancı mahkeme kararında uygulanan usulün ya da kararda yer alan maddi ve hukuki tespitlerin doğruluğu incelenemez. Buna revizyon yasağı denir.
Türk mahkemelerinde dava açıldığı zaman şartlar oluşmuşsa hâkim kararı vermek zorundadır.
Hâkimin bu konuda herhangi bir takdir yetkisi yoktur.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Yabancılar ve Vatandaşlık (Milletlerarası) hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de tanıma ve tenfiz davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir tanıma ve tenfiz avukatı arayışınızda, Yabancılar ve Vatandaşlık (Milletlerarası) hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz veya avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret veya masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “tanıma tenfiz” konusunda hukuki destek almak, avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Miras Reddi Süresi

Miras reddi süresi, yasal süre içinde mirasçının red hakkını kullanabileceği süredir. Bu süre içinde mirasın reddi hakkının kullanılmaması halinde, miras kayıtsız şartsız kazanılmış olur.

Miras reddi süresi içinde mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan mirasçı mirası reddedemez. Bunun gibi, tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı da mirası reddedemez.

Miras reddi süresi yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar açısından ayrı ayrı incelenir. Mirasçılar miras bırakanın ölümünü ölüm tarihinde öğrenmiş olabilecekleri gibi daha sonra da öğrenmiş olabilirler.

Yasal Mirasçılar

Yasal mirasçılar açısından miras reddi süresi mirasbırakanın ölümü tarihinden itibaren başlar. Ancak yasal mirasçıların bu süreyi daha sonra öğrendiklerini de iddia ve ispatlamaları mümkündür. Yasal mirasçılar için miras reddi süresi mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren 3 aydır.

Mirasın üç ay içinde reddolunmasına ilişkin bu süre hak düşürücü bir süredir. Hak düşürücü süreler, iddia olunmasa dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır.

Miras reddi süresi, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonraki bir tarihte ispat etmeleri halinde öğrenme tarihinden itibaren başlar.

Atanmış mirasçılar

Atanmış mirasçılar için miras reddi süresi, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren başlar.

Bunun dışında önemli olan bir nokta da, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. Bu durum mirasın hükmen reddi olarak adlandırılır. Mirasın hükmen reddi için her zaman dava açılabilir. Ancak, yukarıda belirttiğim gibi, ret süresi içinde yani miras reddi süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlerine karışma, terekenin olağan işleri dışında kalan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapılması halinde veya tereke mallarının gizlenmesi, kendisine mal etme gibi hallerde açılacak dava red olunacaktır.

Diğer bir önemli nokta da gerçek reddin 3 aylık süreye tabi olmasına karşın hükmen reddin bir süreye tabi olmamasıdır. Yani hükmen red için her zaman dava açılabilir.

Mirasın Reddi Süresi Örnek Yargı Kararları

Davaya konu edilen olayda, davalının verdiği cevap dilekçesinde ve davalıların verdikleri temyiz dilekçelerinde, miras bırakanın terekesinin borca batık ve ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir.

(YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2016/1060 K. 2016/8298 T. 23.6.2016)

Mirasın hükmen reddi davasının özelliği gereği ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır ( TMK m. 605/2 ). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/2918 K. 2016/4100 T. 5.4.2016)

Davacıların murisin banka hesabındaki parayı çekmesi TMK’nın 610/2 maddesine göre; terekeyi sahiplenme anlamına gelen bir davranış şeklidir. Bu sebeple davacıların mirası hükmen ret hakkının düştüğünün kabulü gerekeceğinden davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/2896 K. 2016/4019 T. 4.4.2016)

Davacı mirasçı … ve dava dışı diğer mirasçıların 20.10.2008 tarihli ve 2008/300 Esas, 298 Sayılı mirasçılık belgesine göre 5.8.2009 tarihli ve 3038 Sayılı resmi senette belirtilen ve murisleri … oğlu … adına kayıtlı taşınmazlardaki payları tapuda kendi adlarına intikal ettirdikleri ve aynı resmi senetle dava dışı …’a satmış oldukları anlaşılmıştır. Bu işlem TMK’nın 610/2 maddesine göre terekeyi sahiplenme anlamına gelen davranış olmakla davacının hükmen ret hakkı düşmüştür.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/12439 K. 2016/3994 T. 4.4.2016)

Murisin ölümü

Murisin ölümü ile, tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murise ait vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden murisin Y… Ltd. Şti. ortaklarından olduğu anlaşılmaktadır. Borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu şirketin sigorta primlerinden kaynaklanan borcudur. 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 Sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 Sayılı Kanunla ilave edilen mükerrer 35. madde hükmüne göre de tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince murisin; “ortağı” ve “temsilcisi” olduğu şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya; “temsilcisi” olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur.

(YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2015/5969 K. 2016/157 T. 12.1.2016)

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras reddi” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Mirasta Mal Paylaşımı ve Mirasçılık

Yasal Mirasçılık Nedir?

Mirasta mal paylaşımı bakımından iki çeşit mirasçı vardır bunlar yasal mirasçı ve atanmış mirasçıdır.

  • Yasal mirasçılar kanundan doğan mirasçılardır. Yasal mirasçıların üzerinde miras bırakanın tasarruf yetkisi yoktur. Diğer adıyla kanuni mirasçılık Medini Kanunun 495-501 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanun yasal mirasçıları miras bırakanın üst soyu ,alt soyu , evlatlık ve eş olarak saymıştır.
  • Atanmış mirasçı, miras bırakanın kendi özgür iradesiyle mirasının bir kısmını veya tamamını belirli bir kişiye bırakmasıyla mirasçı olan kişidir.

Murisin ölümü halinde mal paylaşımı, özellikle son yıllarda çok sayıda karşılaşılan mirastan mal kaçırma davaları nedeniyle karmaşık hukuki sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Mirasta Mal Paylaşımı ve Derece (Zümre) Sistemi

Medeni Kanunu mirasta zümre sistemini benimsemiştir. Yasal mirasçı olmanın temelini zümre sistemi (derece sistemi) oluşturmaktadır. Medeni kanuna göre yasal mirasçılık ancak üçüncü dereceye kadar sirayet eder. derece sistemini kısaca anlatacak olursak; 1. derecede miras bırakanın çocukları ve torunları ayrıca belirtmek gerekir ki evlatlık ve evlatlığın çocuğu da 1.derece mirasçıdır. 2.derece miras bırakanın anne ve babasıdır eğer anne ve baba hayatta değilse anne ve babanın çocukları mirasçıdır. 3.derece miras bırakanın amca, dayı, hala ve teyzesinden oluşur. Dikkat edilmesi gereken 3.dereceden sonraki kan hısımları yasal mirasçı değildir yani amca çocukları, dayı çocukları yani kuzenler yasal mirasçı değildir.

  • Bir önceki derecede (zümrede) mirasçı olması bir sonraki zümrenin mirasçı olmasını engeller. Örneğin, 1. derecede kanuni mirasçılık hakkına sahip altsoy (çocuklar) varsa, 2. Derecede kanuni mirasçılık hakkına sahip olan miras bırakanın anne-babası miras hakkına sahip olamaz.
  • Zümre içinde ön sıradaki mirasçı, bir alt sıradaki mirasçının mirasçılığını engeller.
  • Zümre başları ve kök başları hayatta ise altsoyları mirasçı olamaz.

Mirasta Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Derece sistemi nedeniyle mal paylaşımına birinci dereceden başlanır. Birinci derece mirasçılar yoksa sırasıyla ikinci ve üçüncü derece mirasçılar arasında paylaşım yapılır. Miras bırakanın eşi zümre mirasçısı değildir her dereceyle birlikte belli oranlarda miras hakkına sahiptir. Medeni hukuk sisteminde üç tane zümre kabul edilmiştir. Üç dereceli zümre sistemi şu şekildedir:

Birinci Derece (Zümre) Yasal Mirasçılar

Miras bırakanın ölümü üzerine birinci derece (zümre) mirasçıları onun altsoyudur. Altsoy, miras bırakanın çocukları, torunları ve bunlardan doğanların tamamını kapsar. Murisin çocukları zümre başı olarak kabul edilir. Çocuklar eşit şekilde mirasçılık hakkına sahiptir. Çocukların miras bırakandan önce ölmüş olması halinde ölen çocuğun miras payı aynı şekilde halefiyet yoluyla kendi mirasçılarına geçer.

İkinci Derece (Zümre) Mirasçılar

Murisin ölümü üzerine ikinci derecede (zümrede) miras hakkına sahip olan mirasçılar, miras bırakanın (murisin) ana ve babasıdır. Anne-babanın mirasçı olabilmesi için ilk derecede hiç mirasçı kalmamış olması gerekir. İkinci derecede mirasçı olan ana ve baba eşit miras paylarına sahiptir. Eğer miras bırakanın ana ve babası kendisinden önce ölmüş ise bu durumda bunların altsoyları halefiyet yoluyla mirasçılık hakkına sahip olacaktır. Yani aslında burada miras bırakanın kardeşleri mirasçı konumuna geçecektir. Eğer anne veya baba tarafının herhangi birinde hiç mirasçı yok ise bütün miras diğer tarafa kalacaktır. Örneğin; miras bırakan (muris) A’nın annesi B ve babası C hayatta ise bu durumda miras payları eşit olacaktır. Ancak, baba C, miras bırakan A’dan önce ölmüş ise bu durumda C’nin mirasçıları var ise miras onlara geçecek, eğer mirasçısı yok ise kendi miras payı da B’nin olacaktır.

Üçüncü Derece (Zümre) Mirasçılar

Murisin ölümü üzerine üçüncü derece (zümre) mirasçılar murisin büyükanne ve büyükbabasıdır. Ancak bunların mirasçı olabilmeleri için birinci derecede (zümrede) ve ikinci derecede (zümrede) mirasçı olmaması, yani miras bırakanın altsoyunun, ana ve babası ile onların alt soyunun miras bırakandan önce ölmüş olması gerekir.

Miras bırakanın (murisin) kendisinden önce ölmüş olan büyükanne ve büyükbabasının yerlerini halefiyet yoluyla kendi altsoy mirasçıları alacaktır. Yani, büyükanne veya büyükbaba miras bırakandan önce ölmüş ise bunların altsoyu olan çocukları; miras bırakanın amca, hala, teyze ve dayıları ile onların altsoyları mirasçılık hakkına sahip olacaktır. Ancak burada miras bırakanın eşi sağ ise ve zümre başlarının tümü ölmüş ise (büyükbaba ve büyükanne ölmüşse), sadece zümre başlarının çocukları, yani miras bırakanın amca, hala, dayı ve teyzesi mirasçı olabilirler. Hala, dayı, amca ve teyzenin ölmüş olması ve miras bırakanın eşinin varlığı bunların altsoylarının mirasçılığını engeller. Yani, bu durumda sağ kalan eş tek başına mirasçı olur.

Mirasta Mal Paylaşımında Zümre Başı (Derece Başı) Nedir?

Zümre başı, mirasta mal paylaşımı esnasında her zümrede ilk sırada miras hakkına sahip kişidir. Zümre başı yaşıyorsa onun altsoyu miras hakkına sahip değildir. Birinci derece mirasçıların zümre başı, murisin (miras bırakan) çocuklarıdır. İkinci derece mirasçıların zümre başı miras bırakanın anne babasıdır. Üçüncü derece mirasçıların zümre başı ise büyükanne ve büyükbabadır.

Evlilik Dışı Çocukların Yasal Mirasçılığı

Evlilik dışında doğan çocukların baba yönünden mirasçı olabilmeleri için; soybağının tanıma ya da hakim kararı ile kurulması gerekir. Soybağının kurulması halinde, evlilik dışı çocuklar baba yönünden tıpkı evlilik içi hısımlar gibi miras payı alırlar; aksi halde mirasta mal paylaşımı sırasında hak sahibi olamazlar (MK m. 498).

Evlatlık ve Altsoyunun Kanuni Mirasçılığı

Medeni Kanun’da kan hısımlığı esasına dayalı olarak; düzenlenen zümre mirasçılığı sisteminin tek istisnası evlatlık ve evlatlığın altsoyudur. Medeni kanuna göre evlatlık ve altsoyu, onu evlat edinen kişiye kan hısmı gibi mirasçı olurlar. Aynı zamanda evlatlığın gerçek ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Yani evlatlık ve altsoyu miras bırakanın kendi altsoyu ile aynı haklara sahip olur (MK m. 500). Evlatlık ve altsoyunun mirasçılığının bazı özelliklerine değinmekte fayda vardır.

Evlatlığın mirasçılığı miras bırakan bakımından tek yönlüdür. Yani evlatlık sadece evlat edine mirasçıdır. Bununla birlikte evlatlık alan evlat edinilene mirasçı olamaz. Ayrıca evlat edinen gerçek ailesi bakımından miras hakkı saklıdır. Kısaca evlatlık ve altsoyu miras bırakanın kendi altsoyu ile aynı haklara sahip olur (MK m. 500).

  • Evlatlık, hem kendisini evlat edinen kişilerin mirasçısıdır hem de kan bağına sahip olduğu ailesinin mirasçısıdır. Yani, mirasta mal paylaşımı sırasında evlatlık ve altsoyu; hem kendi ailesinden hem de evlat edinenden miras alırlar ( MK m. 500).
  • Evlatlık ve altsoyu sadece evlat edinene mirasçı olurlar; yani evlat edinenin hısımlarına mirasçı olamazlar (MK m.500).
  • Evlat edinen ile evlatlık ve onun altsoyu arasındaki mirasçılık tek yönlüdür; evlatlık ve onun altsoyu evlat edinene mirasçı olurken, evlat edinen ve hısımları evlatlığın mirasçısı olamaz. Buradaki mirasçılık yasal mirasçılıktır.

Eşin Mirasçılık Hakkı ve Mirasta Mal Paylaşımı

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki eş herhangi bir zümre mirasçısı değildir. Sağ kalan eş hangi derecenin (zümrenin) mirasçılık hakkı var ise, o zümreyle birlikte mirasçı olur. İlk iki derecede (zümrede) hiç mirasçı yoksa ve üçüncü zümrede de zümre başları ile onların çocukları miras bırakandan önce ölmüş ise eş tek başına mirasçı olacak ve devletin mirasçılığını engelleyecektir. Eşin bu tek başına mirasçılığından kasıt onun yasal mirasçılığıdır. Aksi halde atanmış mirasçı var ise eş bunlarla beraber mirasçı olacaktır. Şimdi eşin miras paylarının zümreler ile beraber örneklerle açıklayalım.

Eşin Tek Başına Miras Hakkına Sahip Olduğu Haller

Birinci ve ikinci zümrede hiç mirasçı yoksa, üçüncü zümrede de zümre başları ve onların çocukları hayatta değilseler, eş tek başına mirasçı olacaktır (MK m. 499). Yani, üçüncü derecede eş sadece büyükana ve büyükbaba ve amca, dayı, hala, teyzeleri ile birlikte mirasçı olabilir. Eğer bunlardan herhangi biri yoksa, eş tek başına kanuni mirasçı olacaktır. Yani üçüncü derecede miras bunların da çocuklarına geçemeyecektir. Eşin varlığı bunların altsoyunun mirasçılığına engel olmaktadır.

Kısaca ilk iki zümrede hiç mirasçı yoksa ve üçüncü zümrede de; zümre başları ile onların çocukları miras bırakandan önce ölmüş ise eş tek başına mirasçı olur. Burada eşin varlığı devletin de mirasçılığına engel olmaktadır.

Eşin Mirasçılığının Bazı Özellikleri

  • Boşanma davasının kesinleşmesi ile artık eşler birbirine mirasçı olamazlar (MK m181). Burada eşlerin birbirleri lehine yaptığı ölüme bağlı tasarruflar da kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak bunun aksi kararlaştırılabilir. Boşanma davası devam ederken davacı eşin ölmesi halinde davaya mirasçılardan birinin devam ederek; davalının kusurunu ispat etmesi halinde artık sağ kalan eş, artık ölen eşe mirasçı olamaz ve lehine yapılan ölüme bağlı tasarruflarla bir hak talep edemez. Aksi halde evlilik ölümle sonuçlanmış olur ve sağ kalan eşin mirasçılığı devam eder (MK m. 181/II).
  • Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak mirasçıların açılmış olan davaya devam etmeleri mümkündür. Dava sonucunda evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamaz ve daha önce lehine yapılmış ölüme bağlı tasarruflardan kaynaklı hakları kaybeder (MK .159).

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Danışmanlık – izmir avukat

Miras hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de miras davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek miras statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile miras davası sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir miras avukatı arayışınızda, miras hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltebilir, miras süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile miras davası ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “miras mal paylaşımı” konusunda hukuki destek almak ve avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukuku

Gaiplik Nedir?

Gaiplik kararı, ölüm tehlikesi içinde kaybolmuş ya da kendisinden uzun bir süre haber alınamayan; ölme olasılığı yüksek olan kişilerin; mahkeme kararı ile hukuki olarak kişiliğine son verilmesine denir. Gaipliğe kendiliğinden karar verilemez. Ölüm tehlikesi içinde kaybolan kişinin, kaybolmasından itibaren 1 yıl geçtikten sonra ilgililerin mahkemeye başvurabilir. Uzun zamandan beri haber alınamayan hallerde son haber alma tarihinden itibaren, 5 yıl geçtikten sonra ilgililer mahkemeye başvurulması gerekir.

Türkiyedeki son yerleşim yeri sulh mahkemesinde görülen çekişmesiz yargı işidir. 6 ay arayla iki kez ilan verilmeden gaiplik kararı verilememektedir. Geriye dönük etkili bir karardır. Yani kişinin kaybolduğu günden itibaren hüküm ve sonuçlarını doğurmaktadır.

Gaiplik kararı ile evlilik kendiliğinden sona ermez. Gaibin eşi ya gaiplik davasıyla birlikte ya da gaibin eşinin ayrıca açacağı bir dava ile evliliğin feshi gerçekleşir. Evlilik feshedilmediği müddetçe; bu evlilik hukuken devam ediyor kabul edildiğinden sağ kalan eş bir çocuk dünyaya getirirse; bu çocuğun babası karine olarak hala koca olan gaip olan eş sayılır. Evlilik feshedilirse de evliliğin sona ermesinden itibaren; 300 gün içinde doğan çocukların eski eşin baba sayılacağı babalık karinesi için 300 günlük süre, ölüm tehlikesi içinde kaybolma ya da son haber alma tarihinden itibaren işlemeye başlamaktadır.

Gaiplik Kararının Verilmesi

Gaiplik kararının verilmesiyle birlikte gaibin mirası kendiliğinden açılmaktadır. Fakat gaibin mirası teminat karşılığında mirasçılara teslim edilmektedir. Teminat; ölüm tehlikesi içinde kaybolma halinde tereke mallarının tesliminden itibaren 5 yıl için, uzun süreden beri haber alınamama hali için son haber alma tarihinden itibaren 15 yıl ve her halde gaibin 100 yaşına varmasına kadar gösterilir.

Gaip ortaya çıkarsa herhangi bir süre olmadan mallarını isteme hakkı vardır. Mirasçı iyi niyetli ise elinde kalanı verir.

Üstün dereceli mirasçılar çıkarsa, terekeyi elinde bulunduranlar iyi niyetli iseler; üstün hak sahiplerine karşı geri verme yükümlülükleri miras sebebiyle istihkak davasının bağlı olduğu zamanaşımına tabidir. İyi niyetli (zilyede) kullanana karşı miras sebebiyle (istihkak) geri alım davasının zamanaşımı süresi; davacının hakkının tercih edilecek üstün bir hak olduğunu ve davalının zilyet bulunduğunu öğrendiği günden itibaren; bir yıl ve her halde mirasbırakanın ölümünden veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren 10 yıldır.

Karaçanta Avukatlık ve Hukuk Bürosu – izmir avukat

Boşanma ve aile hukuku, ağırlıklı olarak çalışma alanlarımız arasındadır. İzmir’de boşanma davalarına baktığımız ve edindiğimiz tecrübeyi güncel hukuki mevzuatla birleştirerek boşanma öncesinde statünüzün / haklarınızın belirlenmesi ile dava sırasında en iyi şekilde temsil edilmeniz hususunda gerekli hukuki desteği vermekteyiz. izmir aile hukuku avukatı arayışınızda, boşanma ve aile hukuku ile ilgili olarak, internet sitemiz ve avukat@karacanta.av.tr e-posta adreslerimiz üzerinden avukatlarımıza soru yöneltip, dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ücretsiz ön bilgi alabilirsiniz. “gaiplik” konusunda hukuki destek almak ve uzman avukat arayışlarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz.